İş dünyasında yaşanan gelişmeler, yatırım ortamına olan güveni de sarsıyor. İş insanlarına yönelik soruşturmalar ve el koyma yetkilerinin genişletilmesi, ekonomik istikrar açısından risk oluşturuyor. Türkiye’de yatırım yapmanın her geçen gün zorlaştığını belirten uzmanlar, piyasa ekonomisinin ve girişim özgürlüğünün sekteye uğradığını ifade ediyor.
Ayrıca, TMSF’nin şirketlere 5 yıl süreyle kayyum atayabilmesine olanak tanıyan düzenlemeler, ekonomi yönetiminin denetim gücünü artırdığı yönünde yorumlanıyor. Eleştiriler, bu uygulamaların yatırımcılar üzerinde baskı oluşturduğu ve ekonomik belirsizliği artırdığı yönünde yoğunlaşıyor.
“Sadece Yabancı Yatırımcı Değil, Yerli Sermaye de Kaçıyor”
Ekonomi uzmanları, sadece yabancı yatırımcıların değil, yerli yatırımcıların da güvensizlik nedeniyle zor durumda olduğunu belirtiyor. Hukuk güvencesinin yerini keyfi uygulamaların aldığı vurgulanırken, kamu kaynaklarının belirli gruplara yönlendirildiği iddiaları da gündemde.
Özelleştirme politikaları da eleştirilerin odağında. Devlet Planlama Teşkilatı gibi kalkınmaya yönelik kurumların işlevsiz hale getirilmesi, uzun vadeli ekonomik planlamanın ortadan kalktığı yorumlarına neden oluyor. Kamu kaynaklarının yandaş şirketlere aktarıldığı iddiaları da tepkilere yol açıyor.
Türkiye’nin Geleceği Üzerine Tartışmalar
Asgari ücretin geçim şartlarını karşılamadığına dikkat çeken uzmanlar, alım gücünün düşmesi ve ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesi konusunda uyarılarda bulunuyor. Sendikaların etkisiz hale getirilmesi, işçi haklarının giderek daha fazla kısıtlanması ve küçük esnafın yüksek vergi yükü altında ezilmesi gibi konular, ekonomik istikrarsızlığın başlıca nedenleri arasında gösteriliyor.
Ekonomistler, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için üretim odaklı bir modele dönmesi gerektiğini savunuyor. Uzmanlara göre, yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi, hukuki güvencelerin sağlanması ve ekonomik kaynakların adil bir şekilde dağıtılması, Türkiye’nin ekonomik geleceği için kritik önem taşıyor.