Tarih: 15.01.2025 12:10

"Dervişoğlu'ndan Sert Mesajlar: 'Ekonomik Cenderenin Amacı Milleti Köleleştirmek!'"

Facebook Twitter Linked-in

 

 

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasına Kıbrıs Türk Milli Mücadelesi’nin önderi Dr. Fazıl Küçük’ü ve Rauf Denktaş’ı vefat yıl dönümleri sebebiyle anarak başladı. Dervişoğlu; “Onlar bize, milli davalarda kararlı ve sabırlı olmanın ne demek olduğunu verdikleri büyük mücadele ile öğrettiler. Bizler de bugün verdiğimiz bu mücadeleyi, onlardan aldığımız ilhamla sürdürmek ve tıpkı onlar gibi başarmak zorundayız” dedi. 

 

“MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN VEFATIYLA İLGİLİ DAVANIN ZAMAN AŞIMINA UĞRAMASINA CEVAZ VERENLER, FAİLLERİ MEÇHUL KILMAK İSTEYENLERDİR”

Türkiye’nin bugün içerisinde bulunduğu şartlarda iktidarın başladığı her işi yarım bıraktığını ve eline yüzüne bulaştırdığını söyleyen Dervişoğlu, BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin öldüğü helikopter kazasıyla ilgili davanın zaman aşımına uğramasına da değinerek şu şekilde konuştu: “Milletimizin ne maddi ne de manevi çıkarına dair hiçbir meseleyi tamamlamışlıkları yoktur. Adaletten bahsedilmesi bile artık onlar için yük haline gelmiştir. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasının kesinleşmemesi, zaman aşımına uğraması da buna dahildir. Zaman aşımı diye bir şey yoktur. Faili meçhul diye bir şey yoktur. Zamanla aşındırılmak istenen, failleri meçhul bırakılmak istenen davalar vardır. Gazetecileri tutuklamak ve yargılamak için adeta pusuda bekleyen, henüz 15 yaşındaki çocukları 24 saat içerisinde hakim karşısına çıkartabilen bir yargı düzeninde zaman ve meçhul kavramları yoktur. İşine gelenler ve gelmeyenler vardır. Ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili davanın  zaman aşımına uğramasına cevaz verenler, belli ki failleri meçhul kılmak isteyenlerdir. Ve hiçbiri meçhul değildir, suçlular milletin malumudur. Gün gelecek her şey gün yüzüne çıkacaktır.”

 

 

 

 

 

“22 YILDIR İKTİDARDALAR VE SON 7 YILI KESİNTİSİZ EKONOMİK KRİZLE GEÇMİŞTİR”

 

İktidarın aylardır ekonominin e’sini ağızlarına almadığını belirten Dervişoğlu; “Sadece zam var ağızlarında.  O da maaş zammı değil, vergi zammı, yol, köprü zammı. Sahte zafer nutuklarını bu yüzden atıp duruyorlar. Kader deyip geç, şükredip yaşa diyorlar! Hakikatse ortada durmaktadır.

Bu hepimizin hakikatidir. Senin hakikatindir! Pazarda başın eğik, çocuğuna karşı başın eğik, Ev sahibine mahçup, vergi memuruna öfkelisin. Çünkü 7 yıldır süren değil, sürdürülen bir ekonomik cenderenin içindesin. O eski beğenmedikleri Türkiye; 1979 krizini bir senede atlattı. 1994 krizi ise 8 ay sürdü. Arka arkaya 2 büyük deprem ve 2 büyük ekonomik krizle geçen 1999-2001 yılları bile İki yıl içerisinde atlatıldı. Bunlar, 22 yıldır iktidardalar ve son 7 yılın kesintisiz ekonomik krizle geçmiştir. Her zamda fakirleştin, her zamda daha da mahcup oldun. Mahçup oldukça, muhtaç olmanı istediler. Sadaka çarklarını senin üzerinden döndürmek istediler. Sanma ki sadece beceriksizlikler, bu 7 yıllık cenderenin amacı seni köleleştirmek bir faniyi bu milletin başına ölene kadar bela etmektir.”

 

“KAŞIKLA VERDİĞİNİ, KEPÇEYLE ALAN BİR DE BUNUN İÇİN SENDEN EL ÖPMENİ BEKLEYEN, KENDİNİ ALLAH BİR, BEN İKİ DİYE GÖREN BİR ORGANİZE KÖTÜLÜK ŞEBEKESİ VARDIR”

Vatandaşın yıl sonu gelirken, “acaba biraz yüzümüz güler mi” diye beklediğini belirten Dervişoğlu, asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamları şu sözlerle eleştirdi: 

“Harcına, yoluna, vergisine %44 zam yapan devletin geçiş garantili köprülerine peşin ödeme yapan devletin, sana %15 zammı esirgediğini görüyorsun. Çünkü senin olanı, senden esirgeyen,

kaşıkla verdiğini, kepçeyle alan bir de bunun için senden el öpmeni bekleyen, kendini Allah bir, ben iki diye gören bir organize kötülük şebekesi vardır. Ve onlar senden bir de 3 çocuk yapmanı bekleyip, sana bir de akıl verenlerdir. 

 

 

 

 

 

 

 

DERVİŞOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A: “KULU OLMAYANLARIN, HAKKI YOKTUR ONUN GÖZÜNDE.”

“En az üç tane yapacaksın ki, bir tanesi ekmek parası uğruna bir kodamanın inşaatında düşüp ölebilsin, bir tanesi onun bunun pençesine düşüp robota dönebilsin, bir tanesi de alın terinin peşinde, umutsuz, işsiz, mutsuz sürünerek yaşasın. İşte Onlar seni insan yerine koymayanlardır. Bundan gayrısına aldırış etmez Erdoğan çünkü o, büyük oyunların adamı, büyük lafların ustasıdır.

Onun derdi, derd-i iktidarı, makam-ı iktidarıdır. Ha bir sayı eksilmiştir okuduğu kağıtlardan,  ha bir genç ölmüştür, açlıktan, hastalıktan, umutsuzluktan. Şehidin bile kelle olduğu zihinlerde, bir gencin intiharının ne önemi var? Ne olmuştur ki? Elinde hamili kart olmayan; Anası, babası, dayısı amcası iktidar koalisyonuna üye olmayan biri mülakattan elendiyse? Çünkü kulu olmayanların, hakkı yoktur onun gözünde. Doğru yaa, Kul hakkı yemezler bunlar!”

 

“İKTİDAR YOLLARINA PASPAS ETTİKLERİ SENİN BAYRAĞIN, SENİN VATANIN, SENİN MİLLİ KİMLİĞİNDİR”

 

İktidarın 22 yılın sonunda tam manasıyla zıvanadan çıktığını artık hiçbir had ve hududlarının kalmadığını söyleyen Dervişoğlu;  “Her konuştuklarında ağızlarından dökülen kelimeler bize göstermektedir ki; “suçlarının telaşı içindedirler”. Bu suç telaşıyla bastıkları düğmelerin ne olduğunu bilmez, bilseler de umursayacak eşiği çoktan geçmiş durumdadırlar. Çünkü bilmektedirler ki dururlarsa düşeceklerdir. Krallıklarının çırılçıplak yalanlarla örülü olduğu anlaşılırsa yıkılacaklardır. Bu ses, bu bağırış, bu temaşaa bundandır. Aziz milletim, bu mücadele, sana bana, hepimize düşmektedir: Haftalardır tekrarladığımız acı gerçek, artık burnumuzun dibindedir. Görmen, bilmen, hamiyetin ve hürriyetin adına, bilhassa namusun ve şerefin adına karşı durman gereken şey budur. İktidar yollarına paspas ettikleri senin bayrağın, senin vatanın, senin milli kimliğindir. Anayasan, ekonomin, evlatlarının geleceğidir.” dedi.

 

 

 

 

 

“UMUTSUZLUĞA VE MUTSUZLUĞA ZİNCİRLENMİŞ TÜRK MİLLETİ, O DİK BAŞINI YENİDEN KALDIRMAYACAK DİYORLAR. OYSA BİZ BAŞIMIZI EĞMEYECEĞİZ, TÜRK MİLLETİ DE EĞİLMEYECEKTİR!”

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Eğer ekranlarda, gazetelerde, yandaş medyalarında “büyük” lafını görürsen işte o an anla ki “küçüleceksin” demiştim.” diyerek şu şekilde kaydetti: “Türk Milleti küçülecek, Türkiye küçülecek şeref ve namus bildiğin her şey küçülecek, diye belirtmiştim. Çünkü küçük adamlar, büyük değerleri çiğneyerek büyürler. Bu yolda da küçültemeyecekleri hiçbir şey yoktur. “Misak-ı Milli diyecekler” dedik, şaşırtmadılar, diyorlar. Devletin milletle olan misakını çiğneyenler milli misaktan bahsediyorlar. Çünkü hiçbiri, bir gün Türk milletinin yeniden o dik başını kaldırıp onlara asıl misakın, “Ne Mutlu Türk’üm diyene” sözlerinde saklı olduğunu sormaz, soramaz zannediyorlar. Çünkü hepsi birden, umutsuzluğa ve mutsuzluğa zincirlenmiş Türk milleti, o dik başını yeniden kaldırmayacak diyorlar. Oysa biz başımızı eğmeyeceğiz, Türk Milleti de eğilmeyecektir! “Yıkımı zafer diye satacaklar” dedik. İşte tezgah tezgah satıyorlar! Daha dün hem onları hem de makamı aşağılayan ABD başkanından, bugün sözde övgü aldıkları için gerim gerim geriliyorlar. Çünkü kimse, Türk Milletinin bir gün yeniden ekonomik krizle eğdikleri o dik başını kaldırıp, Bu adam senin elinden papazı tehditle almadı mı? Türkiye’ye askeri ve ekonomik yaptırım uygulamadı mı? Sana hakaret edip, şu terörist pyd ile barış demedi mi diye, sormayacak zannediyorlar. Ama ben soracağım, Türk Milleti de sormaktadır!

 

“KİMSELER, BU İKTİDARIN RİYAKÂR DURUŞLARINI SORGULAMAZ ZANNEDİYORLAR. AMA BEN SORGULAYACAĞIM, TÜRK MİLLETİ DE SORGULAYACAKTIR!”

 

“Terörle mücadeleyi, terörle mücadele eden askeri, polisi kaale bile almadan “barış” diye bir laf dolaştırıyorlar” diyen Dervişoğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Kim kiminle savaşmıştır da şimdi barış yapılmaktadır” diye kimse anlamıyor sanıyorlar. Ama ben anlıyorum, Türk Milleti de anlamaktadır! 14 yıldır süren Suriye iç savaşının tarafı olarak 10 milyon sığınmacıyı, Türkiye’yi Türksüzleştirmek için doluşturanlar 14 yıldır bu milletin kendi memleketinde evsiz, kendi hastanesinde kimsesiz, kendi sokağında güvensiz yaşamasını kader diye dayatanlar 14 yıllık bozuk saatleri şimdi sözüm ona doğruyu gösteriyorken; kimse bizi bu 14 yıllık yıkımla suçlayamaz zannediyolar, Ama ben suçluyorum, Türk Milleti de suçlamaktadır! Bir yıldır Gazzeyi bir insan mezbahasına çeviren, buna rağmen ne çeliği, ne petrolü, ne de teçhizat ticareti kesilen İsrail’e karşı, bir gecede Suriye’nin tüm teçhizatlarını yok eden  bir gecede Suriye’nin su kaynaklarının %30’unu ele geçiren İsrail’e karşı kazandık diyorlar. Çünkü kimse gerçekten, 45 binden fazla Gazzeli, Filistinli masumun hesabını sormaz diyorlar. Ve kimseler, bu iktidarın o katliama karşı riyakar duruşlarını sorgulamaz zannediyorlar. Ama ben sorgulayacağım, Türk Milleti de sorgulayacaktır!”

 

“40 YILDA, 50 BİN KİŞİNİN KANLISI, KATİLİ OLAN PKK’NIN VE ELEBAŞI BEBEK KATİLİNE “BEYEFENDİ” DİYEBİLEN MİLLETVEKİLLERİ TÜRER HALE GELDİĞİNİ NASILSA KİMSE DERT ETMEZ DİYORLAR. AMA BEN DERT EDİYORUM, TÜRK MİLLETİ DE DERT EDİNMEKTEDİR!”

 

“Bugün Suriye’nin petrolünün %70’ini elinde bulunduran Teröristan yani PKK’nın ikiz kardeşi PYD denilen yapı, 11 yıldır kendisini adım adım, göz göre göre devletleştirirken susan bu iktidar,

Şimdi, bir gece ansızın gelebiliriz diye naralar atıyor. Çünkü Türk milleti başını kaldırıp da 

Bize bunların hesabını sormaz diyorlar. Çünkü kimse 11 yıldır, tüm gücünü Suriye’ye yığmış PKK’nın, Kandil’in Suriye’de istediklerinin çok ötesinde güce ve meşruiyete kavuşturulmuş PYD sayesinde ne karşılığında silah bırakacağının hesabını sormaz zannediyorlar. Ama ben soracağım, Türk Milleti de soracaktır! 40 yılda, 50 bin kişinin kanlısı, katili olan PKK’nın ve elebaşı bebek katilinin adının meclis kürsülerinde, devlet dairelerinde kolayca zikredilebilmesini, bununla da kalmayarak, ona “beyefendi” diyebilen milletvekilleri türer hale geldiğini nasılsa kimse dert etmez diyorlar. Ama ben dert ediyorum, Türk milleti de dert edinmektedir! Kimse bu katilin silah bırakma çağrısını yaptığında, bunun bir af süreci gerektirdiğinin farkına varmaz diyorlar. Kimsenin Apo’ya ya da içerideki 5000 kişilik katil sürüsüne çıkartılacak affın bir genel affa evrileceğine, bu genel afla birlikte, hasbelkader, bu başıbozuk adalet sistemine takılan ne kadar cani, sapık ve katil varsa çıkacağını sorgulayacağına inanmıyorlar. Tam böyle bir zihni ve vicdani kaos sürecinde bu çıkacaklara millet ve devlet düşmanı FETÖ üyelerinin de ekleneceğinin hesabını kimse bizden sormaz diyorlar! Ama ben soruyorum, Türk de milleti soracaktır!”

 

 

 

“O KADAR UÇUKLAR VE O KADAR ŞİRAZEDEN ÇIKMIŞLAR Kİ ARTIK LOZAN DÜŞMANLARIYLA DA AYNI HİZAYA GELDİKLERİNİN İDRAKINA VARAMIYORLAR.”

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında "12 ada" üzerinden yaptığı açıklamalara da değinen Dervişoğlu,  “Aylarca Muğla kıyılarında gezen Yunan hücumbotlarına gık çıkartamayanlar, Trakya’da Kapatılan Türk okullarını ağızlarına bile alamayanlar, Kıbrıs’ta aylardır olan bitene gözleri kapalı olanlar, Kıbrıs’ı kumar ve kara para dışında bir mesele olarak görmeyenler, işlerine geldiğinde “mavi vatan”, gelmediğinde “yok mu arttıran demeyi”  diplomasi zannedenlerle ortaklık yapanlar, şimdi de 12 adadan bahsediyorlar. O kadar uçuklar ve o kadar şirazeden çıkmışlar ki artık Lozan düşmanlarıyla da aynı hizaya geldiklerinin idrakına varamıyorlar. Karar veremiyorum, bu bir komedi midir?  Yoksa bir trajedi midir? Ama kendisini Büyük Türk Milletinin mensubu bilen, bu bayrak altında, bu anayasaya bağlı, Cumhuriyet devleti içerisinde birlikte yaşama iradesini ve arzusunu hiçbir zaman yitirmeyen biz asıl çoğunluk için bu yaşananların kabus olduğu kesindir.

 

“DEVLETİ, ONU ELE GEÇİRMEK İÇİN ÇÖKERTTİLER, TÜM KURUMLARI ACZE DÜŞÜRDÜLER. BU YOLLA DA SARAY REJİMİNİN TEMELLERİNİ ATTILAR!”

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, iktidarın her 7 yılında yeni bir hamle yaptığına değinerek çözüm sürecini, olağanüstü hal şartlarını, sistem değişikliğini hatırlattığı konuşmasında şunları kaydetti: “İlk 7 yıllarına sözde derin demokrasi ve sözde AB masallarıyla başladılar. Bunlar, kurbağa yerine koydukları Türk Milletini, kazana ve suya alıştırdıkları ilk yıllardı. İkinci 7 yıllarına ise “açılım tiyatrosu” ile başladılar. Kumpaslarla ordumuzu by-pass etmeye giriştiler. Ortakları Fetö ile giriştikleri kayıkçı kavgasının bedelini millete ödettiler, Fetönün tüm ajandasını ise satır satır hayata geçirdiler.  Devleti, onu ele geçirmek için çökerttiler, tüm kurumları acze düşürdüler. Bu yolla da Saray rejiminin temellerini attılar! Nice cambazlar nice iplerde oynarken,

olağanüstü hal yasalarını bize hal diye yutturdular, Türkiye nüfusunu yok etme planlarında adım adım ilerlediler”

 

 

 

 

“TÜRK MİLLETİNİ KORKUTARAK, KANDIRARAK, YOKSUL VE YOKSUN BIRAKARAK RAZI EDEBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNDÜKLERİ “TÜRKİYE YÜZYILININ” FOTOĞRAFI BUDUR”

 

“Üçüncü 7 yılları ise Cumhuriyeti her şeyiyle yok etmek aşamasıdır. Ulus devleti ve üniter yapısıyla, anayasasını, kuruluş ilke ve amaçlarını yok etmek aşamasıdır. Teröristbaşı ise bu yoldaki yeni ortaklarıdır. Düşük çözünürlüklü fotoğraf ayan beyan görülmektedir: Bu fotoğrafta,

Siyasal istismarcılar, teslimiyetçiler, domuz bağcılar taşeron çeteler ve paralı katiller, saray müteahhitleri, rant ve faizciler ve elbette terör elebaşısı vardır. İşte Türk milletini korkutarak, kandırarak, yoksul ve yoksun bırakarak razı edebileceklerini düşündükleri “Türkiye Yüzyılının” fotoğrafı budur. Türk Milletinin başına bela etmek istedikleri kayyım düzeninin yeni muteberleri bunlardır.”

 

“BİZİ BU HALLERE DÜŞÜRENLER UTANSIN!”

 

Türkiye’de son zamanlarda yaşananlara işaret edip; “bir an için, bir adım geriye çekilip bu resme aklı selimle bakalım” diyen Dervişoğlu, şu şekilde konuştu:

 

“Şehit aileleri susmaları için tehdit ediliyor. Aylardır, Mustafa Kemal’in askeriyiz diye yemin etmiş genç subaylar ordudan atılmak üzere soruşturuluyor. Terörist diye belediyesine kayyım atanan, hakkında terör örgütü üyeliğinden soruşturma açılan belediye başkanı,  İmralı postacısı olarak, ağam paşam diye ağırlanıyor. İsimsiz ve cisimsiz bir kişi, o daha kundaktayken başkanlığını yaptığım Ülkü ocakları adına beni ve bu ihanet planına itiraz eden tüm milliyetçileri, fütursuzca tehdit ediyor. Bu da yetmiyor, iki kare fotoğrafla siyasetçi kisvesine büründürülen mafya bozuntuları, sosyal medya üzerinden ahkam keserek ve tertemiz pınar suyuna, lağım gibi karışarak, muhataplık oluşturmaya çalışıyor. Ne günlere kaldık yarabbim! Bizi bu hallere düşürenler utansın!

 

 

 

 

“İYİ PARTİ SON KALEDİR”

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanını, TBMM Başkanını, İçişleri Bakanı’nı ve Adalet Bakanı’nı göreve davet etti. Son zamanlarda aldığı tehditlerin karşısında kendisinin hukuken takipçisi olmayacağını belirterek şu şekilde konuştu: “Sonucu da tıpkı sebepler gibi milletin vicdanına ve takdirine bırakacağım. Siz yalnız müsterih olun, biz hayatımızın hiçbir döneminde tehditlere pabuç bırakmadık. Biz her dönemeçte renkten renge girenlerden değiliz. Biz sadece ve sadece kırmızı- beyaz düşünürüz. Eğer fikir ambarınızda cumhuriyetin değerleriyle pekişmiş, tabutluklarda büyümüş bir dünya görüşünüz varsa, eğer yükünüz, binlerce yıllık derinliği olan bir fikrî müktesebatsa, eğer emanetiniz, binlerce şehidin mahzun ve mağrur mezar taşlarıysa, eğer tüyü bitmemiş yetimlerin, gün görmemiş gelinlerin ve nice kahraman Mehmetçiklerin manevi sorumluluklarını omuzlarınızda taşıyorsanız rahat olun. Bölücüler bizimle uğraşıyorlarsa, teslimiyetçiler bizden rahatsız oluyorlarsa, çeteler yükselişimizden korkuyorlarsa, fetö artıkları ve hükümlüleri varlığımızdan endişe duyuyorlarsa, menfaatleri zedelenmiş olanlar tehditler savuruyorlarsa, bilin ki tekerlerine çomak sokmuşuz ve doğru yoldayız demektir! Yolunuz yolumdur hiç kimse unutmasın ki İYİ Parti son kaledir.”

 

“MUHTAÇ OLDUĞU KUDRETİ, BEBEK KATİLLERİNİN ELİNDEKİ KANDAN ALANLARA İZİN VERMEYECEĞİZ!”

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu konuşmasına Rauf Denktaş’ın bir anısını anlatarak devam etti:  

“Rumların, arkalarına bir takım devletleri alarak her görüşme masasında ipe sapa gelmez taleplerine alışkın olan Denktaş, “Rum tarafı bunu istiyormuş, şunu istiyormuş, dilin kemiği yoktur derler.  İstediklerini söylesinler; biz de neleri vermeyeceğimizi söyleyelim.”  demiştir. Ben de rahmetliden mülhem, peşinen neleri vermeyeceğimizi söyleyeyim: Muhtaç olduğu kudreti, bebek katillerinin elindeki kandan alanlara izin vermeyeceğiz! Türk Milletini güvensiz, yasasız, ve devletsiz bırakmaya cüret edenlere asla ve kat’a yol vermeyeceğiz! Bir haneden sultasının elinden çekip kurtardığımız Türk egemenliğini, her kim olursa olsun, hiçbir yeni aileye ve tek adama esir vermeyeceğiz.”

 

 

 

“NE ALACAKSINIZ DA İHANETİNİZDEN VAZGEÇECEKSİNİZ?”

 

“Teröriste el uzatanlara, teröriste pazarlığa kalkışanlara, teröristten medet umanlara, Teröristle yürüttüğü kirli pazarlıkları kargaların güzel sesi diye yutturanlara, el vermeyeceğiz Cumhuriyeti yıkmak isteyenlere yol vermeyeceğiz! Türk Milletini bölmek isteyenlere aman vermeyeceğiz! 1000 yıllık Türk vatanını Türksüzleştirmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz! Aynı devlet ülküsünde birleşenleri millet kabul eden bir gelenekten geliyoruz. Çeşitli kültür ve medeniyet dairelerinde bulunmuşuz ama değiştirmediğimiz ve değiştirilmesine müsaade etmediğimiz tek şey devlet geleneğimizdir. İki dillilik gündemimizde yok diyorsunuz, ana dilde eğitim istiyorsunuz. İki devletliliği konuşmadık diyorsunuz, federasyona kapı aralıyorsunuz. İki bayraklılık aklımızdan bile geçmedi diyorsunuz, dört kantonlu konfederasyon hayallerinden bahsediyorsunuz. Size ne verecekler de yolunuzdan döneceksiniz? Ne alacaksınız da ihanetinizden vazgeçeceksiniz?

 

“TERÖRE, TERÖRİSTE, BÖLÜCÜLÜĞE VERECEK BİR ÇAKIL TAŞIMIZ BİLE YOKTUR.”

 

“Yürüttükleri sürece isim vermekten bile kaçınanlara, kuş mu, yoksa deve mi bunu açıklayamayanlara sesleniyorum” diyen Dervişoğlu, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bu yeni bir paradigma filan değil, eski ihanet sürecinin bir devamıdır. Bu Türk milletinin geleceğine kast eden bir kalkışmadır. Bu kalkışmaya geçit vermeyeceğiz! Bin yıldır bu coğrafyada neyimiz varsa herkesle paylaştık. Ortak bir kader inşa ettik. Bir ve bütün olduk. Hangi kökten, hangi dinden, hangi mezhepten olursak olalım, Omuzlarımız birbirine kaynamış yekvücut olmuşuz. Bu topraklarda yaşayan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıdır. Canımız ve varlığımız birbirimize fedadır. Ama teröre, teröriste, bölücülüğe verecek bir çakıl taşımız bile yoktur. Kürtler toplumumuzdaki diğer vatandaşlarımız gibi bizim kardeşimizdir. Kürtler bizim her şeyimizdir. Ama Abdullah Öcalan canisi ve pkk düşmanımız ve hiçbir şeyimizdir.”

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —