Tarih: 26.03.2025 10:00

Günün Kitapları

Facebook Twitter Linked-in

26 MART TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI

 

 

GİOVANNI'NIN ODASI: Yazarın on yıl yaşadığı ve yaratıcılığını bulduğu Paris’te yazdığı Givanni’nin Odası, (1956) o günler için işlenmesi bir hayli cesaret isteyen bir konuyu, “eşcinsel aşk”ı ele alıyor.

 

OTUZ TOHUM: Sanat Tarihçisi Gamze Aras’ın, efsanevi Padişah Cemşîd zamanında şarabın bulunmasını anlatan mitten yola çıkarak, uzun bir masal şeklinde kurguladığı bir roman.

 

DORA BRUDER: Yazar, Dora Bruder’in hayatının izini sürerken, kendi geçmişiyle de yüzleşiyor. Bu yolculuk, sadece Dora’nın değil, aynı zamanda tüm unutulmuş, göz ardı edilmiş hayatların hikâyesi…

 

ZAMANSIZ MASALLAR: Gençlik yıllarında bir rehber, yetişkinlikte bir dost, yaşlılıkta ise bir bilgelik kaynağı olurlar. Her yaştan okura hitap eden bu kitap, her sayfasında yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor, bizleri içsel bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.


NEFES: Aşkın, hayatın ve ölümün sınırlarını keşfedeceğiniz bu roman, sizi satırların arasında unutulmaz bir yolculuğa çıkaracak.

 

KASAME-BİR CİNAYET ROMANI: Yazar, Kitab-ı Siyah Kalem ile açtığı kendine özgü kanalı bu romanda daha da derinleştirerek yoluna devam ediyor.

 İşte o kitaplar;

 

 

Yok olmaya mahkum bir aşk üçgeni

JAMES Baldwin’den GİOVANNI'NIN ODASI. Amerikalı beyaz delikanlı David’in Paris’te İtalyan garson Giovanni ile yaşadığı eşcinsel ilişki, toplumsal değer yargılarının baskın çıkışıyla bu ilişkiden kaçıp ve evli bir erkek olarak “güvenli” bir hayat sürmek için eski sevgilisi Hella’ya sığınması ve bütün bu çabaların üçüne de trajik sonuçlar getiren sonuçsuzluğu... Yok olmaya mahkum bir aşk üçgenini anlatan, tutku, pişmanlık ve özlem dolu bu roman, yayımlanır yayımlanmaz eşcinsel edebiyatta bir dönüm noktası olmuştu. Etkisi bu kadarla kalmadı: Yazar, "beyaz eşcinsel erkekleri yazan siyah bir yazar" olarak şimşekleri üstüne çekti. Ancak, kitap elli yıldır yaşayan bir başyapıt haline getiren asın niteliği, yazarın ırk, cinsellik ve bireysel özgürlük kavramlarını iç içe geçirmede gösterdiği büyük başarıdır. 178 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)  

 

 

Zevkle okunacak etkileyici ve sürükleyici bir kitap

GAMZE Aras’tan OTUZ TOHUM. “Bu tohumlardan, nicelerini yetiştireceğin asmalar olacak. Şifâdır bu asma. Üzüm olacak meyvelerini yiyin, suyunu için. Günün birinde sana asmanın bir büyük mucizesi daha gelecek, ama bu şimdilik gizde kalacak.” Yazarın, tarihsel/mitolojik verileri içine serpiştirdiği hikâye, kuşların yetiştirmesi için Cemşîd’e getirdiği otuz üzüm tohumuyla başlıyor. Cemşîd’in Âfitab ile çeşitli badirelerden geçen aşkının mutlu sonuna şarabın bulunuşu eşlik ediyor. Antik dünyada İran coğrafyasının en ünlü hükümdarı Cemşîd, yazılı kaynaklarda şarap dahil birçok önemli öğenin kâşifi olarak anlatılır. Mitolojilerde kuşlar ve her şeyin kökeni gizemli tohumlar çok önemli yer edinmiştir. Bu unsurlarla bezenmiş kitap, sade ve akıcı bir dille, kişi, olay, tarih, mitoloji örgüsü çok güçlü olan yapısını bir roman olarak sunuyor bizlere. Kitap, klasik çağlarda yaygın olan kuş hikâyelerini de anımsatan, öyküsünü modern çağa özgün diliyle aktaran başarılı bir anlatı. Zevkle okunacak etkileyici ve sürükleyici bir kitap… Prof. Dr. Nimet Yıldırım. Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Fars Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı. Şarabın bulunuşunun Padişah Cemşîd’e atfedildiği efsane, benim de Ziraat Fakültesi’nde verdiğim Bağcılık derslerimde anlattığım bir hikâyeydi. Yazar, mesleği tarihçilik olduğu için şarap tarihini araştırırken, bu efsanenin içinde olduğu Aryan mitolojisinde konuyla ilgili kaynakları incelemiş ve bunlardan esinlenerek bu güzel romanı yazmış. Çok iyi kurgulanmış kitabını okurken, birçok ilginç bilgiler edinmekle kalmadım; bir Bağcılık hocası olarak dağarcığımı da zenginleştirdim. Prof. Dr. Y. Sabit Ağaoğlu. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü, Bağcılık Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi. 176 SAYFA. 
(A7 KİTAP)  

 

 

Zamanın tozlu sayfalarında unutulmuş bir hayat...

PATRICK Modiano’dan DORA BRUDER. Bu kitabı yazarken sağa sola haber saldım; bir deniz fenerinin ışıkları gibi ama ne yazık ki geceyi aydınlatacağından kuşkuluyum. Yine de umudumu koruyorum. Zamanın tozlu sayfalarında kaybolan bir isim, unutulmuş bir hayat... Nobel Ödüllü yazarın kaleminden çıkan kitap, geçmişin sisli sokaklarında bir kızın izini sürüyor. Paris’in Nazi işgali altındaki karanlık günlerinde, bir babanın gazeteye verdiği kayıp ilanıyla başlayan hikâye, yazarın titiz araştırmaları ve derin duygusal bağlarıyla şekilleniyor. Yazarın geçmişinden parçalar aramaya başlayan yazar, bizi Paris sokaklarında bir gezintiye çıkarıyor. Bu arayış, soykırımın bilinmeyen birçok kurbanının hikâyesini de gözler önüne seriyor. 128 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)

 

 

Her sayfasında yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor

NURAY Gökdemir’den ZAMANSIZ MASALLAR. Masallar, geçmişten günümüze uzanan büyülü bir köprü... Genellikle çocukların hayal dünyasına renk katan bu anlatılar, aslında her yaştan insanın ruhuna dokunan evrensel hikâyelerle dolu. Peki, masallar gerçekten sadece çocuklar için midir? Yoksa her birimiz, masallarda gizlenmiş derin anlamları ve güçlü öğretileri keşfetmeye davetli miyiz? Bu kitap, bizi bu büyülü dünyanın kapısından içeri davet ediyor ve masalların zamana, mekâna ya da yaşa bağlı olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Bu kitapta yer alan hikâyeler, çocukluğumuzun saflığını hatırlatmakla kalmıyor; aynı zamanda hayatın zorlukları, umutları, hayal kırıklıkları ve sevinçleri üzerine düşündürerek yetişkinlik dünyamızda da yankı buluyor. Onlar, bize insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatır ve karmaşık sorularımıza sade cevaplar sunar. Bu büyülü dünyaya adım atmaya hazır mısınız? Çünkü bu masallar sadece okumanız için değil, yaşamınıza eşlik etmek, sizi düşündürmek ve her sayfasında yeni bir öğretiyi keşfetmeniz için yazıldı. Zamansız, yaşsız ve sınırsız... Tıpkı hayatın kendisi gibi. 112 SAYFA.
(CERES YAYINLARI) 

 

 

Aşk seni bulduğunda, kaderin sırrı da peşine düşer

ŞEHVAL Görmez’den NEFES. Birbirine ait olan iki şey birleştiğinde, tıpkı evrendeki diğer her şey gibi, denge sağlanır. İnsan, ruh eşini bulduğunda ise kader yazılmaya başlar. Nefes, bu dünyaya özel bir görevle gönderilmişti. Ama hayatının aşkı Kenan’la göz göze geldiği an, hiç beklenmedik bir şekilde kaderi harekete geçti. Onun için her şey artık geri dönülemez bir noktadaydı. Büyük bir sırrın içinde, aşk ve görev iç içe geçmişti. Soydan geçen, yalnızca bazı kadınlara bahşedilen bir yetenek: Empatlık. Dünyanın yükünü hafifletmek için seçilmiş olanlardan biri olan kitap, Kenan’la karşılaştığında, kaderinin en büyük sınavıyla yüzleşti: Aşkın insanın ayaklarını yerden kesen sarhoş edici etkisi ile ağır bir sorumluluğun yükü arasında sıkışıp kalmak... Bununla başa çıkmak mümkün müydü? Psikoloji araştırmacısı ve yazar, kitapta romantizmin en derin tonlarını ruhun en karanlık sırlarıyla birleştiriyor. 312 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)

 

Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk ve son recm vakası

GÜLFEM Pamuk’tan KASAME-Bir Cinayet Romanı. Köy köy dolaşıp hikâyeler anlatan Meddah, son gittiği köyden ayrıldığında kimliği bilinmeyen birisi tarafından öldürülür. Olayı çözmek için görevlendirilen Kadı Efendi köydeki bütün erkekleri sorgulayıp yemin ettirecek, suçlu ortaya çıkmazsa kan parası (diyet) bütün köye pay edilerek alınacaktır. İfadeler alındıkça köyde dönen dolaplar, gizli saklı işler de su yüzüne çıkmaya başlar. Kasâme,1680 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda gerçekleşen ilk ve son recm vakasını konu eden kurgusu, dili, anlatımı ve şaşırtıcı sonuyla okuru gizemli bir atmosfere çekiyor. 240 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI) 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —