9288,97%-1,12
38,13% 0,12
43,50% 1,22
4052,95% 2,48
6541,99% 2,77
13 NİSAN TARİHLİ GÜNÜN KİTAPLARI
///////////////////////////////////
YENİ ERİL: Yeni dünyanın, senin yüksek potansiyeline ve özgün gücüne ihtiyacı var. Artık hayallerini ertelemeyi bırakma zamanı!
WATSON AİLESİ: İyi bir eğitim almış Emma’nın ilk hayal kırıklığı iki kız kardeşinin pervasızca giriştikleri koca avcılığı olur.
MEMORİA: Yazarın kaleminden dünün, bugünün, yüzyılın romanı. Başımıza gelmeyen kalmazdı. Neden? Çünkü dünya, yüz yıl önce tam da buradan yırtıldı da ondan…
SARIKANAT: Yazarın, tüm bu çöküşlerle kendisi arasına koyduğu edebi mesafe ise okuru trajediyle komedinin kesişme noktasında tutuyor.
//
SOĞUK TER: Saplantı, manipülasyon, tamahkârlık ve ahlaki çürümüşlük üzerine yazılmış bu zamansız hikâye, gizemli olay örgüsü ve sarsıcı finaliyle dikkat çeker.
KONSTANTİNİYYE SEYAHATİ: 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşanacak birçok büyük toplumsal hadiseden önce başkentin zengin kozmopolit kimliğine, kendi halinde yaşayışına ve doğasına hayran kalan yazar, günlüğüne birbirinden önemli gözlemlerini not eder.
İşte o kitaplar;
Kendi hikâyenden yepyeni bir hikâye yaratmak
NİL Keskin’den YENİ ERİL. Uyan eril! Bu kitap tesadüfen eline geçmedi... Eril olmanın yeni kodlarıyla buluşmaya hazır mısın? Hayatında tekrar eden döngüleri, kalbinin sessiz acılarını, içsel engelleri ve seni sınırlayan zincirleri fark edip onlardan kurtulmak ister misin? Bu yolculuk, dengeli eril gücünü yeniden keşfetmeni ve bilinçle hayatının bütününü ele almanı sağlayacak. İçinde adım adım bulacağın birlik, kalbin ve zihnin arasında ahenk ve uyumu sağlayacak. Böylelikle, hayalini kurduğun insanlar, olaylar sana çekilecek. İçindeki vizyoner ruhunu uyandıran, sosyal normların kalıplarını aşmana yardımcı olacak bu özel metodoloji ve seni yenileyecek 9 kod, yolculuğun boyunca özel pratiklerle desteklenecek. Adım adım ilerlerken, içsel dönüşümünü yaşayacak ve hayatında denge, özgürlük ve koşulsuz sevgiyi bulacaksın. Hatırla! 288 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)
İngiliz orta sınıfının ahlak anlayışı
JANE Austen’den WATSON AİLESİ- Kısa Klasikler 91. 1803’te yazmaya başlayıp tamamlayamadığı romanı yazarın daha sonra kaleme aldığı diğer eserlerine bir girizgâh niteliği taşıyor. Kıvrak zekâsının ürünü müthiş ironisiyle, İngiliz orta sınıfının ahlak anlayışını, çarpık zihniyetini sakınmadan eleştirdiği öbür yapıtlarını hiç de aratmayan bu kısa roman Emma’yla ilk karşılaşmadır aslında. İki oğlu ve dört kızı olan dul bir din adamının en küçük kızı Emma Watson, Shropshire’lı zengin teyzesinin yanında geçirdiği on dört senenin ardından yoksul baba evine dönmek zorunda kalır. Genç kadının huzurlu ve refah içindeki hayatı, bildiği tek evi terk edip hatırlamadığı bir aileye dönmek zorunda kalmasıyla altüst olur. İyi bir eğitim almış Emma’nın ilk hayal kırıklığı iki kız kardeşinin pervasızca giriştikleri koca avcılığı olur. Peki Emma uyum sağlayamadığı ailesinden ve bu yeni çevreden kaçabilecek midir? 72 SAYFA.
(CAN YAYINLARI)
Dünün, bugünün, yüzyılın romanı
ŞEBNEM İşigüzel’den MEMORİA. “Herkes hikâyesini en başından anlatmalı, yoksa anlaşılmaz.” Beş yaşında bir çocuk günün birinde Karılar Tekkesi’ne emanet edilir. Sorun şu ki çocuk erkektir. Ancak hikâye bununla başlamaz. Öncesi vardır: bitik bir imparatorluk, işgal, savaş, gezginler, erotik maceralar, kabadayılar, mezarlık, ölüler, diriler, tekke karıları, eli kulağında Cumhuriyet... Tekkeleri kapatılmasın da evsiz kalmasınlar diye Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeye çalışan tekke karılarının mücadelesiyle devam eder hikâye. Ancak böyle bitmez. Devamı vardır: Cumhuriyet, Ankara, Florya, Savarona, Dolmabahçe, sürgüne gönderilen halife, Nişantaşı, Teneke Mahallesi, Arnavutların konağı ve yine Mustafa Kemal Paşa. Yüzyılın sonu gelmez hikâyesini hatıraların gizemli mihmandarından “şimdi” dinlediğimizde bir çırpıda bitecek. Ne de olsa geçmiş bizi gelecekte bekliyor. Koskoca imparatorluk, çökerken peşinden dünyayı sürükledi. Bu yüzden de başımıza gelmeyen kalmıyordu. Dediklerimi anlıyor musun? Bu, sadece bu toprakların hikâyesi değil. Dünyanın hikâyesi. 936 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)
Öykünün kahramanı ilk aşkının çöküşüne doğru koşuyor
BÜLENT Görür’den SARIKANAT. Hayatımızın kendi yıkımına doğru yol alan çöküşleri birbirlerine ne kadar paraleldir? Bu yıkım çizgilerinin arasındaki mesafe şaşmaz bir matematikle daima aynı mı kalır, yoksa o mesafe bir noktada kapanarak çöküşler birbirleriyle kesişip iç içe mi geçer? Okur, Bülent Görüş’ün Sarı Kanat’taki yeni öykülerinin kişileriyle, birbirine paralel görünen yıkımların tam ortasındayken tanışıyor. Bazen, 70’lerde saltanatını sürmüş yazlık Seçkinler Sitesi’nin mimari ve ekonomik çöküşü ile öykü kişisinin henüz benzer bir düşüşe geçmemiş çekiciliği, maddi durumu, kültürü ve karşı cinse ilişkin ümidi birbirine paralel bir biçimde kendi sonuna doğru yol almaya başlıyor. Bazen de ülke 12 Eylül darbesiyle kendi yıkımına sürüklenirken, öykünün kahramanı ilk aşkının çöküşüne doğru koşuyor. 128 SAYFA.
(A7 KİTAP)
Saplantı, ahlaki çürümüşlük üzerine yazılmış hikâye
PİERRE Boileau’dan SOĞUK TER- Moden Klasikler 229. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransız halkının kaçınılmaz saldırıyı huzursuzlukla beklediği, Tuhaf Savaş olarak adlandırılan dönemde, malı mülkü çok olan iş adamı Gévigne, hukuk fakültesinden arkadaşı eski polis Flavières’den karısı Madeleine’i takip etmesini ister. Tuhaf davranan Madeleine, zaman zaman adeta transa geçerek tamamen içine kapanmaktadır. Madeleine’in aynı gizemli hastalıktan mustarip büyük ninesi Pauline Lagerlac’ın intihar etmiş olması Gévigne’i daha da endişelendirmektedir. İstemeden giriştiği bu takip, Flavières’in hayatını kâbusa dönüştürecektir. 176 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)
Kitap, seyahatin belli tarihleri arasındaki kısmından
HERMAN Melville’den KONSTANTİNİYYE SEYAHATİ. 1851’de Moby Dick’i yayımladıktan sonra yazar hem okurlarını hayal kırıklığına uğratan kimi yeni eserleri dolayısıyla “başarısız yazar” olarak adlandırılmaya başlanmış, hem de içinden çıkılmaz bir buhran dönemine girmiştir. Bir süre sonra eşi Lizzie Shaw Melville’in yardımıyla Akdeniz ve Avrupa’yı içeren bir büyük tura çıkar. 11 Ekim 1856 tarihinde önce Liverpool’a varır, oradan Akdeniz ve Kutsal Toprakları kapsayan bir seyahat gerçekleştirir. 20 Mayıs 1857’de sona eren altı aylık bir seyahattir bu. Başta epik şiiri Clarel olmak üzere kimi şiirlerine ilham veren Kutsal Toprakları ziyaretinden önce yaklaşık bir ay Konstantiniyye’yi (İstanbul) gezer. Elinizdeki kitap, seyahatin 19 Kasım 1856-22 Aralık 1856 tarihleri arasındaki kısmından oluşuyor. Üstelik yazarın tanık olduğu İstanbul’a dair dönem görselleri eşliğinde. “Sedir ve servi başkentin yegâne ağaçları. -Servi adeta yeşil bir minare ve taş minarelerle uyum içinde. Belki de minarenin şekli serviden alınmıştır. Yaşam ve ölümün iç içeliğini ifade ediyor koyu renk ağaçlarla açık renk minare külahlarının birbirine karışması. -Boğaz’ın dini bayramdaki görünüşü. -Papatyaların uçlarında seher kızıllığı, çıktıkları toprağın kendisi kırmızı. -Köşkler, çeşmeler. Dışarıda böylesine telkâri, böylesine nefis ve masalımsı yapılar görünce insan şaşırıyor.” 72 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)