9084,92%0,59
34,50% 0,13
36,45% 0,30
2955,38% 0,70
4929,17% 0,00
Midilli Adası’nın Kudüs’ünde; BURAM BURAM KESTANE KOKAN FESTİVAL
Fulya OMAÇ / Midilli - YUNANİSTAN Midilli Adası’nın Kudüs’ünde;
BURAM BURAM KESTANE KOKAN FESTİVAL
Dünya Kestane Üretimi’nde dünyada sekizinci sırada olan Yunanistan’ın en büyük üçüncü adası Midilli (Lesvos) Adası’nda 475 metre yüksekliğindeki Olympos Dağı'nın (Aziz İlyas Dağı) eteklerinde kurulan ve adanın en otantik köylerinden biri olan Agiasos dağ köyü, bu yıl 20.’si gerçekleştirilen geleneksel ‘Kestane Festivali’ coşkusuyla şenlendi. 1.5 ton kestane közlenerek ve haşlanarak festivale katılan ziyaretçilere ikram edildi.
Kestane, çınar, çam, zeytin ve kiraz ağaçlarından oluşan yemyeşil ormanların çevrelediği ahşap ve seramik işçiliği ile ünlü otantik dağ köyü Agiasos, Kestane Festivali’yle insan akınına uğradı. Öğle saatlerinden itibaren trafik kilitlendi. Araçlar park edecek yer bulamadı. İnsanlarsa sokaklarda güçlükle yürüdü. Birçok etkinliğiyle ziyaretçilerin ilgisini çeken festival; lezzet, aroma, müzik, sergi ve çeşitli aktivitelerden oluşan oldukça zengin bir programla gerçekleşti. Festival boyunca Agiasos Okuma Odası kompleksindeki Etnografya Müzesi, Çocuk ve Ergen Sanat Bölümü resim sergileri ile Panagia Kilisesi’ndeki Eski El Sanatları ve Ahşap Bebekler Sergilerinin girişleri ücretsizdi. Festivale katılan ziyaretçiler kestane ve yöresel ürünleri direkt üreticilerden satın alma imkanı buldular. Ayrıca sanatçı Panagiotis Lalas’ın bal ve şarapla kavrulmuş kestanelerinden, ünlü Şef Giannis Bratsolias’ın canlı müzik eşliğinde yaptığı Kestane Çorbası’ndan ve Samara İçki Fabrikası’nın sunduğu Premium Kiraz Likörü ‘Kalesma’dan tatma fırsatı yakaladılar. Gün boyunca yaklaşık 10 bin kişi köyün tarih ve buram buram kestane kokan sokaklarında gönüllerince eğlenip, mangallarda közlenen kestanelerle damaklarını tatlandırıp, güzel ve keyifli anılar biriktirerek Agiasos’tan ayrıldı.
TÜRK TURİSTLER FESTİVAL COŞKUSUNA ORTAK OLDU
Midilli Kültür ve Turizm’den Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Nikolas Giannakas, adanın en büyük ve en popüler sonbahar festivali olan Agiasos Kestane Festivali’yle ilgili verdiği özel demeçte şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kestane Festivali bu yıl da renkli görüntülere sahne oldu. Festivale yerel halk dışında Yunanistan anakara başta olmak üzere Sakız (Chios), Sisam (Samos), Girit, İstanköy (Kos) ve Kiklad adalarından yoğun bir katılım gerçekleşti. Türkiye’den de yaklaşık 750 Türk turist festival için özel tur düzenleyen turizm acentelerinin programına katılarak veya münferit olarak feribotlarla karşı kıyıya geçerek festival coşkumuza ortak oldu. Türk turistlerden bir kısmı festivale daha önceki yıllarda da katılan tanıdık simalardı. Sokakları saran taze kavrulmuş kestane kokusu ve geleneksel Yunan müzikleri eşliğinde bir araya gelen ada halkı ile yerli ve yabancı turistler hep beraber hem güzel bir gün geçirdi hem de ikram edilen sıcak kestanelerle, yöresel yiyecek ve içeceklerin tadını çıkardı. Kimi ziyaretçilerimiz ise katıldıkları turlarda Kestane Korusu’na giderek ağaçlardaki kestane meyvesini yerinde görme ve tanıma şansı buldu.”
11 BİN DÖNÜMLÜK KESTANE KORULUĞU’NDA YETİŞİYOR
Midilli Belediye Başkan Yardımcısı Giannakas, Midilli Belediyesi, kestane üreticileri, işletmeler, kulüpler, dernekler, yöre halkı ve organizatörlerin desteğiyle gelenekselleşen Agiasos Kestane Festivali’nin, 2004 yılından günümüze kestane üreticilerinin hasatlarına bağlı olarak Kasım ayının ilk iki haftasındaki Pazar günü gerçekleştirildiğini belirterek, “Pitoresk dağ köyümüzün 11 bin dönümlük Kestane Koruluğu’nda yetişen tatlı bir tada sahip ‘Agiasotiko Kestaneleri’ sabahın erken saatlerinde köyün meydanına kurulan ve odun ateşinde yakılan uzun mangallarda közlenip, büyük kazanlarda haşlandı. Eşsiz aromalarıyla dikkat çeken kestaneler misafirlerimize ücretsiz ikram edildi.” diye konuştu.
KESTANEDEN YÖRESEL PEYNİRE, AHŞAP OYMALARDAN SERAMİĞE
Köy sakinlerinin festival kapsamında otantik köyün Arnavut kaldırımlı sokaklarına kurdukları standlarda soğuk kış günlerinin vazgeçilmez atıştırmalıklarından olan kestane başta olmak üzere bahçelerinde yetiştirdikleri elma, ceviz, armut ve diğer yerel tarım ürünlerini, ormandan topladıkları çintar mantarını, yöresel peynir, şekerlemeler gibi ev yapımı lezzetleri tanıtıp satış yaptıklarını vurgulayan Giannakas, sözlerini şöyle noktaladı:
“Köyün ün saldığı el yapımı ahşap oymalar, çömlekler ve seramikler de taş döşeli sokaklar boyunca sıralanmış tezgahlarda yer aldı. Köy meydanında kurulan sahnede köyün öğrencilerinden oluşan mini koro yöresel şarkılar söyledi. Ardından sahne alan Sanduri Orkestrası’nın konseri dışardan gelenlerin oldukça ilgisini çekti. Çünkü sanduri Agisos köyüne özgü, geleneksel bir çalgı. Festival kapsamında ayrıca tiyatro ve dans gösterileri, şiir dinletileri ve canlı müzik performansları sergilenip, geleneksel şarkılar söylendi. Köy halkı ve ziyaretçiler hep beraber şarkılara eşlik edip, dans edip eğlendiler. Midilli Agiasos’tan Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Lefteris Kotsonis başta olmak üzere etkinlikte emeği geçen tüm Agisos’lu kestane üreticileri, dernekler, işletmeler ve köy sakinlerine, ayrıca millerce yol kat edip festival coşkumuza ortak olan komşu adalardan gelen yerli turistler ile Türk turistlere çok teşekkür ediyoruz. Seneye aynı coşkuyu yaşamak için yine adamıza bekliyoruz.”
İÇ KARARTICI TÜRKİYE GÜNDEMİNDEN KAÇIP, FESTİVAL COŞKUSUNDA MORAL DEPOLADILAR
Midilli Turizm, Seyahat ve Gemi Acenteleri Birliği Genel Sekreteri ve aynı zamanda Ayvalık Jalem Tur’un Midilli Temsilcisi Mitilene Tours’un sahibi Aris Lazaris ise, Agiasos Kestane Festivali’nin ilk düzenlenmeye başlandığı yıllardan bu yana Türk turistin festivale ilgisinin her geçen gün giderek daha da arttığını belirterek, “Türk turist, bu yıl ise Türkiye gündeminde yer alan kadın cinayetleri, çocuk istismarları, sağlık sektöründeki yeni doğan bebeklerin ve yaşlı hastaların bilinçli öldürülmeleri, hayvan katliamları, yüksek enflasyon, terör olayları, siyasi çekişmeler gibi iç karartıcı olaylardan kaçarak festival coşkusuna karışıp, bir nebze moral depolamak için adaya geçti. Bu bahsettiklerimi ada turumuza katılan hemen hemen her Türk turistten duydum.” diye konuştu.
KÖZDE KAHVE, CUMBALI EVLER, ARNAVUT KALDIRIMLI SOKAKLAR
Etrafa yayılan buram buram kestane kokusu ve yükselen müzik eşliğinde köy sokaklarına kurulan uzun masalarda bir araya gelen ada halkı ile Türk turistlerin beraberce hoş sohbetler edip, yöresel lezzetlerden tadıp, kadehlerini tokuşturarak eğlendiklerini vurgulayan Lazaris, birlikte keyifli vakitler geçiren iki halkın barış ve dostluk adına güzel bir örnek sergilediklerine dikkat çekerek, sözlerine şöyle sürdürdü:
“Geçmiş yıllardan bu yana Türk turist, adadaki festivallerin aranan yüzlerini oluşturur, yerli halk da Türk turiste her türlü misafirperverliği gösterir. Agiasos dağ köyünün sakinleri de Türk ziyaretçilerine her zaman sevgiyle, dostça ve misafirperverlikle yaklaşmıştır. Türk turistler burada çarşı meydanındaki mor salkımlı asmaların altındaki şirin kafelerde kumda pişen meşhur közde kahvelerini yudumlamaktan, Agiasos' un gizli baharatlarla hazırlanan kaynarını içmekten, yoğurtlu kaşık tatlısı, pecorino peyniri ve bal ile hazırlanan Plazenda keki, geleneksel Agiasotiko helvası ile yöresel lezzetlerini tatmaktan, yüzlerce yıllık ağaçların gölgesindeki köy kahvelerinin rengarenk sandalyelerinde soğuk içeceklerini yudumlamaktan, cumbalı balkonlarını renk renk çiçeklerin süslediği, kiremit çatılı taş evlerin sıralandığı dar Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşmaktan, şirin çarşısındaki kendine özgün geleneksel el işçiliği sanatıyla yapılan zeytin ve ceviz ağacından oyma ahşap objeler, seramikler ve çömleklerin yer aldığı mağazalar, hediyelik eşya dükkanları, sanat galeri ve antikacılardan alışveriş yapmaktan büyük keyif alır.”
TARİHİN BÜTÜN İZLERİNİ TAŞIR
“Ayrıca adanın en eski kiliselerinden biri olan Meryem Ana Kilisesi ve bahçesinde yer alan Halk Sanatları Müzesi ile Kilise Müzesi’ni ayrıca köyün alt girişindeki Etnografya Müzesi’ni ziyaret etmeyi, Yunanistan'ın en önemli siyasetçilerinden eski başbakanı Eleftherios Venizelos’un altında dans ettiği söylenen Roma döneminden kalma 600 yıllık devasa dalları olan yüksek çınar ağacının altında soluklanmayı severler. Geleneksel mimarinin özelliklerini tamamıyla koruyan ve tarihin bütün izlerini hiç bozulmadan taşıyan Agiasos’ta her yer tam fotoğraflık olduğundan bolca da fotoğraf çekerler. Yürüyüş ve adrenalin tutkunları da büyüleyici manzaraya sahip Olympos Dağı’na tırmanmayı sever.”
LESVOS'UN KUDÜS'Ü
Midilli Turizm, Seyahat ve Gemi Acenteleri Birliği Genel Sekreteri Aris Lazaris, adanın en geleneksel ve özel köylerinden biri olan Agiasos dağ köyü hakkında da kısaca bilgi vererek şunları söyledi:
“Agiasos, adanın en yüksek dağı Olympos’un yemyeşil yamaçlarında kurulduğundan dolayı uçsuz bucaksız deniz manzarasıyla Midilli'nin en güzel köylerinden biridir. Köy, Yunanistan'da olduğu kadar dünyada da inanç turizminin en önemli örneklerinden biri olan ‘Panagia Vrefokratusa’ (Meryem Ana ve Kutsal Bebek İsa) Kilisesi ile tanınır. Ortodoks aleminin önemli kiliselerinden olan ve ‘15 Ağustos Meryem Ana Bayramı'nda iki kez ziyaret edenin hacı kabul edildiği bu kilisede bulunan, İncil yazarı Lukas tarafından yapılan Meryem Ana ikonasının mucizevi bir etkisinin olduğuna inanılır.
Efesli keşiş Aghathon tarafından Kudüs’ten getirilen ikonanın üzerinde ‘Tanrı’nın Annesi Agia Sion’ yazılı. Meryem Ana ikonasından esinlenerek adlandırılan Köy, ünlü adak yeri olan ‘Lesvos'un Kudüs'ü’ olarak tabir edilen bu kutsal kilisenin etrafında kurulu.”
LESVOS KARNAVALI'NA DA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
“Agiasos, Kestane Festivali gibi her yıl binlerce insanın şenliklerine katılmak için ziyaret ettiği Lesvos Karnavalı'na da ev sahipliği yapar. Adanın Osmanlı hakimiyeti zamanlarında başlayan Karnaval, canlı bir kültürel sembol olarak günümüzde halen büyük bir katılım ve coşkuyla devam ediyor. Köyde kültürel aktivitelere ve müzik eğitimine çok önem verilir. 1894 yılında Osmanlı döneminde kurulan Kültür Merkezi’ndeki geleneksel santurlarının bulunduğu Kütüphanesi’nin dünya çapında bilinilirliği vardır. Kütüphane’de her alanda bilim, sanat, tarih 25 bin ciltten fazla eski ve yeni kitap bulunur. Kültür Merkezi aynı zamanda 300 kişilik sinema salonuna ve Etnografya Müzesi’ne ev sahipliği yapar. Neoklasik tarzda kahvehanelerin (kafeneio) sıralandığı Pazar Meydanı köyün merkezidir. Meydana çıkan Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda sağlı sollu el yapımı oyma ahşap objeler, seramik ve çömlek mağazaları ile çeşitli hediyelik eşya dükkanları sırlanır. Kültürel ve sanatsal bir atmosfere sahip köyde geleneksel taş mimariyle yapılan evlerin çoğunun ahşap cumba balkonları, begonyalar, karanfiller, sardunyalar ve diğer süs bitkilerinin saksılarıyla süslüdür. Köyün hemen yanından yükselen Olympos Dağı’nın doğal güzellikleri, devlet tarafından koruma altına alınarak, Natura 2000 ağına dahil edildi. Olağanüstü yemyeşil bitki örtüsü, geleneksel mimarisi, meraklı, dindar ve misafirperver sakinleriyle Agiasos, Midilli'nin sanat ve din merkezi.”
OSMANLI PADİŞAHININ FERMANIYLA AGİASOS KÖYÜ İMTİYAZ KAZANIR
Agiasos Köyü’nün Midilli Adası’nın Osmanlı hakimiyetinde olduğu dönemdeki durumundan da kısaca bahseden Lazaris, “1701 yılında bölgenin Osmanlı valisi ağır hastalanır. Köydeki ileri gelenlerin kendisine kiliseden (Zoodochos Pigi’den gelen kutsal su vb.) getirmesi sonucu iyileşir ve hastalıktan kurtuluşunu Meryem Ana’nın mucizesine bağlar. Minnettarlık duygusuyla büyük bir hediye vermek ister. İstanbul’a giderek padişah ile görüşür. Bu görüşmenin ardından Agiasos köyü padişahın fermanıyla imtiyaz kazanır. Köy sakinleri, Osmanlı devletine ve Midilli hükümetine ödenen vergiden muaf tutulur. Bunun sonucunda, 40 haneli köy çevre köylerin sakinleriyle ada zanaatkarlarından giderek daha çok göç alır. Zanaatkarlar (özellikle ahşap ve seramik) ağır vergilendirmeden kurtulmak ve gümrüksüz ürünler satmak için kitlesel olarak buraya yerleşmeye başlar. 29 yıl içinde köydeki hane sayısı 500’ü bulur. O günlerden günümüze dededen toruna zanaatkarlık devam eder. Agiasos, adanın ahşap ve seramik işçiliğiyle ünlü bir köyü olarak ziyaretçilerini ağırlar.” diyerek sözlerini noktaladı.