Sadece bir yemek değildir. Adeta bir şölendir. Tüm aile, sülaleyi bir araya getiren davettir arabaşı. Çorbaya ekmek doğrama kültürünün atasıdır. Ne yapıyon? Ne yapak yörüğük (yürüyoruz) kültürüdür. Yani Yörük kültürüdür. Orta Asya'dan itibaren sadece arabaşı'nı takip et, o yörük boyunun Anadolu'da nereden gelip nereye gittiğini, hangi bölgelerde yürümeyi bırakıp yerleştiğini navigasyon cihazından şaşmaz bir şekilde tespit edersin. Esası av hayvanı eti ile hazırlanan bir çorba ve ona katık olsun diye "yutulan" buğday hamurundan ibarettir. Dedim ya çorbaya ekmek doğrama geleneğinin atasıdır. Ama bu yemek kültürünü bilmeyenlerin şaşkınlıkla şahit oldukları şudur ki. O hamur çiğnenmez. Çiğnenmeden yutulur! Oh mis gibi av eti (keklik, toy, çil) ile çorbası hazırlanırmış eskiden. Şimdi Horoz veya Hindi ile yapılması muteberdir. Yaparsın çorbasını ve tertemiz dökülmüş hamuru lup lup yutarsın. Dediğim gibi bu bir yemek değil bir ritüeldir. Tek başına olmaz! Lokantada olmaz. Sülalecek yer sofrasına oturulur. Çoluk, çocuk ana, baba, nine,dede diz dize aynı tasa kaşık daldırılır ve o kocaman gözüken hamurlar çiğnenmeden yutulur. Hikaye buraya kadar. Yörüklerin binlerce kilometre boyunca devam eden seyahatlerinde hayatta kalmak ve beslenmek için kokmadan, çürümeden, küflenmeden yanlarında taşıdıkları besinlerden, yemek kültürlerinden biridir arabaşı. Tıpkı kurut gibi, tarhana gibi, keş gibi, sucuk, pastırma gibi..