Eğer bir masal (mesel, misal) var ise ben sizlere asıl meseli anlatayım.
Bakıyorum her siyasi yorumcunun ağzında bir "Sarı Öküz" meseli var.
Veya "Suyu bulandıran kuzu ile kurt" meseli.
Bizim hikayemiz o kadar basit değil.
Ben size farklı bir mesel anlatayım.
EŞEK!
Mesel odur ki! Bir zamanlar. Eşekler de insanlar gibi konuşan canlılar imiş.
Ama şimdi de olduğu gibi boğazlarına çok düşkün yaratıklarmış.
Ve bir gün bu eşeklerlerden birisi yemyeşil, taptaze leziz mi leziz bir merada otlamaya başlamış.
Harika bir mera. Ye. Yemeyen domuz misali.
Derken yakın bir tepenin üzerinde bir gölge belirmiş.
Eşek deyip geçme. Elbette onun da içgüdüleri var.
Şöyle bir göz ucu ile o gölgeye bakmış.
Kendi kendine durumu değerlendirmiş.
"Bu gelen bir kurt değil! Çobanın iti, sen yemeye, otlamaya devam et." Demiş kendi kendine.
O gölge giderek yaklaşmış ve artık görünür hale gelmiş.
Bizim eşek hala aynı havada. "O bir kurt değil, çobanın iti" şeklinde otlamaya devam halinde.
Hikaye bu ya. Kurt bu eşeğin arka ayaklarından yemeye başlamış.
Eşek hala "Kurt değil. Çobanın iti bu." Der imiş ve leziz otları işkembesine gömmeye devam edermiş.
Ve nihayetinde kurt bu eşeği yemiş yemiş ve boynuna kadar ilerlemiş.
Ve eşeğin kafatasını, beynini yemeden hemen önce bu eşek ve kurt göz göze gelmişler.
Eşek niyayet bağırmış.
"Aaaa! İt değilmiş." şeklinde
Ve "Aaa it değilmiş" diye diye canını teslim etmiş.
Hikaye bu ya. Yaratıcı bu duruma çok sinirlenmiş.
Eşeğin konuşma kabiliyetini hemen elinden almış.
Ve demiş ki! Bu oburluğunun bu aymazlığının cezası budur.
Bundan sonra sadece son nidaların ile sesleneceksin.
Aaa İt değilmiş! Aaa, iii değilmiş. Aaa -İiii!
A, İ
Ve o saatten sonra tüm eşekler bu nida ile haykırır olmuş.
A-İ
Bize uygun hikaye, mesel budur. Sarı öküz, Su bulandırmayan kurt ile kuzu meseli bizim mevcut durumumuzu açıklamaktan çok uzaktır.
Oportünizm ve pragmatizm. Ve neticede A-İ demeye başlamamıza az kaldı.