Narin cinayeti.
Tüm olan biten konusunda benim okumam şu:
Küçük kız ağabeyini evin ahırında uygunsuz bir eylem üzerinde yakalıyor.
Aralarında tartışma çıkıyor. En basitinden "anneme söyleyeceğim" gibi bir söz ile.
Ağabey olayın duyulmasından duyduğu endişe,panik ve öfke ile kardeşini boğarak öldürmeye çalışıyor. Tanığı yok etmek istiyor.
Ağabey zaten madde bağımlısı bir müptela. Yani zaten bir psikopat.
Kardeşini böyle bir durumda öldürmeye çalışmasına bu yüzden şaşırmamak lazım.
Olay gerçekleşiyor.
Bu olayın ilk elden tanığı anne.
Anne gürültüler üzerine geldiği ahırda oğlu ve yerde cansız yatan kızı manzarası ile karşılaşıyor.
Kızı ölmüş. Katili oğlu.
Ne yapacak? Çaresiz.
Amcayı arıyor.
Amca hem ailenin, hem köyün bilirkişisi ve yetkilisi. Muhtar.
Muhtar cinayet mahalline geliyor ve doğal olarak "Ne yaptın lan sen" kabilinden oğlanı yumrukluyor.
Ama yapacak bir şey yok. Olan olmuş bir kere.
Anne, amca ortak bir karar alıyor.
Bari oğlan hapse girmesin kararı alınıyor ve elbette olaya kaza süsü verilmesi planlanıyor.
Ve küçük kızın bedeni dik ve kayalık bir yamaçtan aşağı atılıyor.
Ayağı kaymış, düşmüş ölmüş.
Önce sosyal medya hesabı üzerinden, kısa süre sonrada resmi olarak kızın kaybolduğu ihbarı yapılıyor.
Plana göre kayıp çocuk aranacak ve yamacın dibinde bulunacak. Bunun bir kaza olduğu resmi görevlilerin de şahitliğinde tutanaklara geçecek. Ve olay kapanacak.
Neticede bir cinayetin basit anatomisi.
Zaten olayın aktörlerine baktığınızda başlangıç ve son arasında sizi çok şaşırtacak, zeka ürünü, profesyonelce bir plan olmamalı.
Bu gibi olaylarda hayatın doğal akışı üç aşağı, beş yukarı böyle olur.
Yalnız gidişatı değiştiren bir şey meydana geliyor. Ağabeyi tarafından boğulan, yüksek bir yamaçtan kayalıklara fırlatılan kız çocuğunun hala yaşadığını biri fark ediyor.
Ki bu esnada arama ekipleri köy ve köy yakınındaki ilk çemberi tamamlamış, çemberi genişleterek ilerliyor. Ve kısa sürede amca'nın istediği,planladığı bölgeye ulaşıp cesedi bulacaklar. Bulduk. Uçurumdan düşüp ölmüş diyecekler ve iş bitecek.
İşte gariplikler burada başlıyor.
Hala yaşadığı öğrenilen küçük kızın bedeni apar topar uçurumun dibinden alınıyor.
Daha önce aranıp, taranan bölgede bir yere getiriliyor. Ve muhtemelen tıbbi destek almadığı için bu sefer gerçekten ölüyor.
Uçurumun dibi ile nihayet arasında bu işe kaç kişi dahil oldu işte orası karanlık.
Sonuçta cesetten kurtulmak için göz önünde olmayan, bu işleri midesi kaldıracak bir görevli bulunuyor ve bildiğiniz gibi küçük kızın cansız bedeni daha önce arama yapılmış dere kenarına, bir çuvalın içine konulmak ve su yüzüne çıkmasın diye üzerine taşlar konularak gizleniyor.
Yine bu da oldukça basit, acemice, panik halinde yapılan bir cesetten kurtulma operasyonu.
Çuvala koy, taş bağla,dereye at!.
Tüm dünyada en amatörce, en başarısız ama en yaygın cesetten veya delilden kurtulma yöntemi bu değil midir zaten.
İşte bu yapılıyor.
Narin'in başına gelen trajedi bundan ibaret.
Ama işin başka bir boyutu daha var.
Tüm bu işler olup biterken ortaya bambaşka bir patoloji çıkıyor.
İşte en az küçük bir kız çocuğunun katledilmesi kadar insanı rahatsız eden ikincil sorun da burada.
Ağabey, anne, amca derken bir de bakıyorsunuz ki bütün köy ahalisi bir şekilde bu işin içinde. İşin içinde derken "suçu ve suçluyu" kayırma, kollama, resmi görevlileri yanıltma, yanlış yönlendirme peşinde.
İşin içine bir milletvekili bile dahil olmak üzere profesyoneller giriyor.
İş dallanıp budaklanıyor.
Bu basit katliam, bu acemice işlenmiş ve örneklerine bu topraklarda her yıl defalarca rastlanılan bir cinayet bir süre sonra "devletle bilek güreşi" haline geliyor.
Bilek güreşi.
Bir takım cemaatlerin, teşkilatların, bireylerin yıllardır yaptığı ve yapmaya devam ettiği bir bilek güreşi.
-Ben yaparım arkadaş! Bana, bize bir şey olmaz! Dokunulmazız biz!. Bunu herkes böyle bile!..
İşte hava bu!..
-Allahını tanımam!.. Alem buysa kral benim. Havaları.
Bilek güreşi.
-Buraya ben bu inşaatı yaparım.
-Yolsuzum ben. Bu ihale benim kardeşim.
-Ben trafiğe çıkarım bir iki kişiyi ezip katlederim. Ama bana bir şey olmaz.
-Bebekler üzerinde kanunsuz deney yaparım. Üstelik bir de bunu haber kanallarında anlatırım bana bir şey olmaz.
-Rüşvetin Allahını alırım, irtikapın kitabını yazarım. Dokunamazlar.
-Cinayet, katliam benden sorulur. Sıkıysa dokunsunlar...
-Sokak ortasında kadın kız demem sıkar geçerim. Hadi bakalım.
İşte kafa bu.
Devletle bilek güreşi.
Narin'in katledilmesi vicdan sahibi kamu'da derin bir yaradır. Narin bir kere ölür.
Ama devletle bilek güreşine giren bu insan artıkları ile aynı havayı solumak insanı her gün öldürüyor.
