BİRİNCİLERİN SONUNCULUĞU

Yaşamın her alanı için geçerli olmak üzere

Öğrenim hayatını birincilikle bitiren "yetenekleri" bir gözden geçirin.

Mesela Tıbbiye'yi. Tıbbiye derken ülkedeki yedi kadim fakülteyi kastediyorum. Apartmandan bozma tıp fakültelerini değil.

Mesela bu göz bebeği mektepleri birincilikle bitiren sağlık bakanınız oldu mu sizin?

Bırakın bakan olmayı, sağlık danışmanı olmayı, devlette üst düzey bürokrat olmayı, Türkiye'deki kaç hastanenin başhekimi okulunu tıbbiye'yi birincilikle bitiren bir "yetenek"?

Albümün yaprağını çevirelim.

Harp okulları, harp akademileri.

O okullara girmek için sadece zeka yeterli değil biliyorsunuz.

Fiziksel olarak da belli bir standartın üzerinde olmak zorundasınız.

Sadece o da yetmez. Görme, işitme, tat ve koku alma, dokunma duyularınızın kusursuz olması gerekir.

Bu bile yetmez. Kekeme veya peltek iseniz okulun kapısından giremezsiniz.

Sadece sizin değil sülalenizin şeceresi tertemiz olmalıdır.

Harp okulu eğitimi alan insan her konuda kusursuz olmalıdır.

Çünkü kötü hekim candan eder, kötü imam dinden eder ama kötü komutan bir milleti vatanından eder.

Yani ileride omuzlarına binecek olan sorumluluk çok ağır bir yüktür.

Yukarıda bahsettim.

Akademiyi birincilikle bitirenlerden.

Tıp'dan örnek verdim.

Şimdi merak ettiğim bir konu var.

Türkiye'de bu güne kadar kuvvet komutanlığı yapmış kaç okul birincisi var?

Kaç genel kurmay başkanı var?

Kaç orgeneral, oramiral var?

Hani hastası(!?) olduğumuz NATO ve USD kurmaylarını görüyoruz.

Dağ gibi adamlar. Konuştukları zaman gerek ses tonları, gerek diksiyonları ile adeta hepsi Hollywood kahramanları gibi.

Merak ediyorum NATO ve USD'de kaç okul birincisi bu mertebelere ulaşabiliyor?

Bizde seleksiyonda bir problem var gibi?

Bence yaşamın her alanında akademi birincileri pek de hak ettikleri yerlere gelmiyorlar.

Biraz sonuncu oluyorlar hayatın siyasi,politik akışı içinde.

Yanılıyor olabilirim ama manzara bu.

Tüm ifadeler:

199199