BİLGEHAN BİLGE

Tarih: 27.01.2024 14:22

BOYUN FITIĞI VE HİPERTANSİYON!.

Facebook Twitter Linked-in

 

Sene 1998,

Türk Nöroşirurji (Beyin ve Sinir Cerrahisi) Ulusal Kongresi.

Sözel bildiriler kısmı.

Sözel bildiriler kısmı nedir? Önce onu kısaca açıklayalım.

“İlgili akademisyenler ve uzman hekimler son bir yıl içindeki yaptıkları bilimsel araştırmaları ve sonuçlarını kongre’nin bu seansında kürsüye çıkarak diğer meslektaşları ile paylaşırlar.”

Ve kongreye katılan bilim insanları arasında bu bildiriler tartışılır.

Kongrede sunulacak sözel bildiriler özelliklidir

Kafanıza göre bir What's up veya Tweet mesajı niteliğinde değildir.

Bildiriniz bir komisyon tarafından değerlendirilir.

Çok değerli bir bilgi içeriyor ise "sözel" ,sunum yaparsınız. Çıkıp kürsüye çatır, çatır elde ettiğiniz verileri meslektaşlarınızla paylaşırsınız.

Mevcudun kopyası olanlar ise “poster bildiri” olarak kongre salonunun bir köşesinde sergilenir. Ehemmiyetsizdirler.

Değerlendirme komisyonu Türk beyin cerrhisinin üstadları tarafından oluşur.

Yani aklına esen bu komisyonu geçip yüzlerce beyin cerrahının karşısında mesnetsiz iddialarda bulunamaz, ahkam kesemez!

İşte böyle bir ortamda,

Benim tezim ve araştırma sonuçlarım “sözel bildiri” olarak kabul gördü.

İddiam ve tezim şuydu!.:

“Boyun fıtıkları hipertansiyon sebebi olabilir."

"Benim ameliyat ettiğim 100’ün üzerinde boyun fıtığı hastamda ameliyat öncesi yaşadıkları hipertansiyon düzeldi. Bu konu ciddidir ve araştırmayı hak eder.”

Ben kongre salonunun bu bildiri karşısında yıkılmasını bekliyordum.

Soru üzerine soru sorulacak. Çok verimli bir tartışma olacak diye tahmin ediyordum.

Benim sunumum heyecan falan yaratmadı.

Zaten ben kongrelerimizde heyecan yaratan bir sunumu daha önce de hiç görmedim.

Kürsüye çıktım. Sunumumu yaptım. Sıra tartışma, soru-cevap kısmına geldi.

Sunumum boyunca yaklaşık 300 beyin cerrahı, öyle aylak aylak beni dinledi.

Hipertansiyon diyorum!

Hipertansiyon hastalarının hipertansiyonlarının sebebi "boyun fıtığı" olabilir diyorum!

Boyun fıtığı ameliyatı yaptığım yüzün üzerinde hipertansiyon hastasında hipertansiyondan eser kalmadı diyorum!

Bu konu araştırılmalı diyorum!

Adamların umurunda bile değil.

Büyük bir kısmı benden sonra yapacağı sunuma odaklanmış, diğer bir kısmı ....?

Sadece tek soru geldi.

O soru sahibi cerrah bugün kendisi Türk Nöroşirurji cemiyetinde saygın bir yere sahiptir.

Dedi ki! “Bu ameliyat sonrası hipertansiyonu düzelen hastalarınızın MR tetkiklerini kim finanse etti?”

O tarihlerde özellikle üniversitelerde hoca olan hekimler bir MR merkezi ile anlaşır ve tetkik başına komisyon alırlardı. Ve hatta bizzat hocalar kendi MR merkezlerini kurup işletirlerdi.

Bu konuda bir beis ve eleştirim yok.

Çünkü devletin eksiğini tamamlarlardı.

MR tetkiklerini kim mi ödedi?

Ne kadar bilimsel bir soru değil mi?

Hipertansiyon diyorsun, boyun fıtığı diyorsun, boyun fıtığı ameliyatı sonrası hipertansiyon düzeliyor diyorsun!.

Adamın aklı "parada"

Çünkü Ege Üniversitesinin karşısına MR dükkanı açmış genç bir profesör. bu.

“Senin sahibi olduğun MR şirketi üzerinden devlet ve hastalarım ödedi.” mi deseydim?

Onu kınamıyorım.

Şartlar öyleydi. Ve hala öyle.

Biz devlet ve millet olarak canımızı emanet ettiğimiz hekimlerin yaşam standartları ile pek ilgilenmeyiz.

Bu işin magazin kısmı.

O tarihten itibaren hipertansiyon hastası olup da boyun fıtığı ameliyatı sonrası hipertansiyonu “geçen” hastalarımı takip ettim.

Ama kişisel nedenlerimle takip ettiğim hasta sayısı 400 lerden azaldı ve 100’lerde kaldı.

Uzun yıllar akademiden uzaktaydım.

Ama Üniversite’de kariyer sahibi arkadaşlarıma devamlı olarak bu konuda araştırma yapmaları gerektiğini rica ettim. adeta yalvardım.

Onlar da haklı olarak “akademik kariyerlerine ek katkı sağlamayan” bu gibi masraflı araştırmalara girmediler.

Adam profesör olmuş artık!

Bundan sonra bırak benim teorimi, ölümsüzlüğü bulsa bile daha ne olacak!.

Ancak,

Ben devam ettim.

Elimde 164 hastam var.

Hepsi “esansiyel hipertansiyon” tanısı almıştı.

Hipertansiyon meydana getirebilecek tüm hastalıklar araştırılmıştı.

Ve “esansiyel-primer- hipertansiyon” oldukları kanıtlanmıştı.

"Esansiyel Hipertansiyon."

Yeni, moda adı ile "primer hipertansiyon. "

Yani “nedenini bilemiyoruz” hipertansiyonu

Ki!. Hipertansiyon hastalarının %99’u bu sınıftadır.

Nedenini bilemediğimiz için çözümünü de bilemiyoruz.

Tek çare "bas ilacı"

Ben, benim boyun fıtığı nedeni ile ameliyat ettiğim daha önce esansiyel hipertansiyon tanısı konulan hastalarımı ortalama 13 yıl takip ettim.

Hastalarımın az bir kısmı 20 yıl, büyük çoğunluğu ortalama 5 yıldır takibimde.

Ameliyat oldukları tarihten itibaren “hipertansiyon” hastalıkları geçti

!....

Çok çarpıcı bir sonuç değil mi?

Ömür boyu "demokles'in kılıc"ı gibi ha bu gün, ha yarın hipertansiyon nedeni ile ölebilecek hastalar bu beladan kurtuldu.

İşin temeli şudur.:

.

Boyun fıtığı hastalığı ilk dönemlerde hipertansiyon değil tam aksine hipotansiyon yapar.

Ancak “omurilik ezildikçe” hastalarımız günü birlik hipertansiyon atakları yaşarlar.

Ve yaklaşık beş yıl içerisinde boyun fıtığı “kalıcı” hipertansiyona sebep olur.

Benim araştırma verilerim budur.

Yaklaşık 25 yıllık veriler bu sonucu ortaya koyuyor.

Bu çalışma önümüzdeki aylarda bir bilimsel dergide yayınlanacak.

Bu süre içerisinde “nedeni bilnmeyen, esansiyel, primer hipertansiyona sahip arkadaşlarım lütfen bir boyun “Servikal vertebra” MR tetkiki yaptırsınlar.

Belki hipertansiyonlarının sebebi “bilinmeyen” deği,l bizzat bilinen bir boyun fıtığı olabilir.

Ve eğer öyle ise bu kalıcı olarak tedavi edilebilir.

Uzun yıllar boyu ciddi yan etkileri olan hipertansiyon ilaçlarından hastalar kurtulabilir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —