Dün bir ziyarete gittim. Küçük bir yeryüzü cenneti. Etrafı yüzyıllık ağaçlardan müteşekkil coşkuyla akan bir derenin oluşturduğu kanyon ve doğal göletler.
İnsanın "şimdi burada öleyim, gözüm arkada kalmaz" diyebileceği denli mucizevi bir doğa. İn cin top oynuyor. Ama her yer naylon poşet, pet şişe, gazlı içecek kutuları ile olabildiğince kirletilmiş.
İnden cinden önce "insan" dediğimiz şeytanların istilasının kirli izleri o tertemiz bakir toprağın her yerinde. Bu pisliği yapan kim? Dış güçler mi? Sığınmacılar mı?
PKK veya başka bir terör örgütü üyeleri mi? Hayır değil! Bizzat o yörenin, o toprağın çocukları. İnsan kıyar da kendi vatanına, kendi toprağına nasıl bu kadar ihanet eder akıl alır gibi değil.
Bunlarda ne vatan sevgisi var, ne toprak sevgisi. Ki o yöre onbinlerce şehit atamızın yattığı yer. Hani toprağı sıksan şüheda fışkıran bir cennet. Bu iğrenç kirletme çabası ancak eğitim ile olur.
Veya tatmin olmaz bir hainlik duygusu ile. Yapılacak hiçbir şey aklıma gelmiyor. Es kaza bunları cennete koysan eminim oranın da içine ederler. Bunlar dediğim de ben, sen ve bizim oğlanlar.