Nereden çıktı şimdi bu başlık? Sen medyum musun? Demeyin. Bunu ben iddia etmiyorum.
Ülkemi izliyorum. Siyaseti seyrediyorum. Rüzgar tekrar yön değiştiriyor. Biliyorsunuz 40 gün kadar önce ABD'de BM toplantısı yapıldı. Hem iktidar hem de ana muhalefet yönetim kadrosu aynı tarihte "oradaydı" Kamala Harris ekibi ile görüşüldü. Yani ABD Demokrat parti beyin takımı ile. Ve o ekip bildiğiniz gibi dünya üzerinde ABD emperyalizminin tek temsilcisidir.
"Ya PKK,YPG,PYD ile masaya oturursunuz ya da!.." dediler. Hemen sonra "El sıkma şöleni, TBMM'ye davet, el yükseltiyorum nidaları, yeni açılım süreci demeçleri." birbirini takip etti.
40 gün önce Türk kanaat yapısı Kamala Harris'in kazanacağı konusunda ciddi bir inanışa sahipti. Ve elbette o gücün "önerilerini?" dikkate alma ihtiyacı hissettiler.
Şimdi ne oldu da rüzgar birden bire yön değiştirdi? Şimdi şu oldu. Türk kanaat yapısı artık Kamala Harris'in değil de Donald Trump'ın kazanacağını tahmin ediyor.
Türkiye Cumhuriyetinin artık Kamala'nın tehditleri altında kalmayacağına inanıyor. Ve kendi iç güvenliği için "taviz verme gereğinin" ortadan kalkacağı konusunda emin. Tüm yaşananlara bir de bu pencereden bakmanızda fayda var. 40 gün önce yaşananlara şaşıran kamuoyu, rüzgarın birden bire yön değiştirmesi konusunda da oldukça şaşkın.
Şaşırmayın. Emperyalizm peşinde koşmayan, daha çok kendi evinin içine çeki düzen verme konusunda politika üreten, bu doğrultuda da AB, Ukrayna, başta olmak üzere. PKK, YPG dahil ABD emperyalizminin beslemelerine artık "kaynak" ayırmayacağını söyleyen Donald Trump kazanacak derken ben bir iç okuma yapıyorum.
Ve önerim şudur. Terör ile mücadele anlaşma ile olmaz. Taviz ile olmaz.
Terör ile mücadelenin esasları bellidir. Hukuku ön plana alarak terör destekçiliği ile mücadele esastır. İfrat ile tefrit arasında bir makul yol vardır. Rüzgar yine yön değiştirdi. Biz pasifikten esen rüzgara göre "dönmeyelim" Yol bellidir. Yol bir arada bir ulus, bir millet olma şiarıdır. Bu yol da 1923 yılında çizilmiştir.
