Canımızdan çok sevdiğimiz yavrularımızın bizlerden daha iyi yaşamalarını istiyoruz, ebeveynler olarak…
Henüz taze birer fidan yavrularımız ve bu zor günlerde bize ihtiyaçları var.
Aslına bakarsanız anne ve babalar olarak bizim de onlardan bir farkımız yok. Ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bilmiyoruz. Tutunacak bir dal, bize yol gösterecek birilerini arıyoruz.
Aradığınız kişi ben olmak istiyorum. Birlikte ya bir yol bulacağız; ya da bir yol açacağız.
Şimdi derin bir nefes alın, yumruklarınızı sıkın. Ve 3 kez şöyle deyin:” Çocuğuma destek olacağım, başarması gereken desteği vereceğim.”
İlk yapacağımız iş ona saygı duymak ve inanmak olmalı.
Köstekleyen değil; destekleyen olmalıyız.
Ona gerçekten inanmalı ve bunu davranışlarımızla göstermeliyiz; yalandan olmaz. Daha önce girdikleri Fen Lisesi, Anadolu Lisesi sınavlarında başarısız olmuş olabilirler. Şunu unutmayalım: “Dün dündür; bugün bugün…”
O zamandan bu yana büyüdüler, şimdi sınavı kazanmayı kendileri için istiyorlar. Lütfen onları geçmişle yargılamayın. Allah, geçmişteki başarısızlıklarımızı sürekli görmemizi isteseydi, şakaklarımıza dikiz aynası koyardı.
Bugünden itibaren çocuğunuza sana güveniyorum mesajı verin.
Kesinlikle bir anlık öfkeye kapılıp:
“- Sen bu kafayla gidersen…”le başlayan cümleler kurmayın.
Anne babalık çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayıp okula, özel derse göndermekle bitmiyor. Ve her şeyi de okuldan, özel dersten bekleyemeyiz. Eğitim ekip işidir, “okul, özel dersler, aile…”
Unutmayalım, şu dünyada her şeyin en iyisine layık çok güzel ve çok özel çocuk var. O, sizin evde yaşıyor.
O, sizin çocuğunuz.
Şimdi soruyorum: “ İyi günde, kötü günde; başarıda ve başarısızlıkta onun yanında olacak mısınız?
Birlikte başarana kadar uğraşacak mısınız?
Çocuğunuzun yanında olacağınıza söz veriyor musunuz?
.