Ya hocam hele şu işi bir izah et!..
Talep bu.
Başım üzerine. İzah edeyim.
Bütün organlarımızda da olduğu gibi cildimizi de besleyen damarlarımız var.
İnsan vücudunun en büyük organı cilttir.
Ya cilt organ olamaz diyenler yanılır. O bir organdır ve ciddi bir damar ağı ile beslenir.
İşte bu organımıza vakum yapıp, içinde dolaşan kanı bloke ederseniz o kan damar dışına çıkar.
Veya aynı işi bir darbe ile de gerçekleştirebilirsiniz. Bir darbe sonucu cildi besleyen narin damarlar zedelenir ve kan damar dışına çıkar.
Morarma, göğerme denir halk arasında bu duruma.
Envai çeşit hastalıklar da benzer bulguya sebep olur.
Ama bizim şimdiki konumuz hacamat.
Nedir bu hacamat?
Cildin bir şekilde vakum altında bırakılmasıdır.
Bunu kendi kendinize de yapabilirsiniz.
Mesela dudağınızı alın ağzınızın içine başlayın emmeye. Alın size vakum etkisi. Veya kolunuza yapın aynı işi.
Sonuç ne olur? Şişlik ve morarıklık.
Çünkü cildin kan dolaşımını bu vakum etkisi ile bloke etmişsinizdir. Damar yatağı bozulmuştur.
Kan dolaşımı muhteşem bir sirkülasyondur.
Bir dokuya bir taraftan bol oksijenli kan gelirken. (Atardamar kanı) diğer taraftan oksijeni doku tarafından kullanılmış, içindeki doku için faydalı tüm maddeler alınmış kan ortamdan uzaklaştırılır (Toplar damar kanı.) Haksız yere bu kana "kirli kan" da denir.
Atardamar kanı bünyesindeki bol oksijen nedeni ile kıpkırmızıdır. Toplardamar kanı ise oksijenini kaybettiği için, o oksijen doku tarafından tüketildiği için siyaha yakın vişne çürüğü rengindedir. Bu yüzden, bu rengi yüzünden kirli kan denir ona.
Bu atardamarlardan gelen bol oksijenli kan ve oksijen kullanıldıktan sonra ortamdan uzaklaştırılan oksijensiz kan mükemmel bir sirkülasyon dinamiği içinde hareket eder.
Oksijeni azalan kan hızla ortamdan uzaklaştırılır. Yerine taze kan gelir.
E siz bu mükemmel sirkülasyonu bozarsanız ne olur?
Oksijenden yoksun kan ortamdan uzaklaştırılamaz, yerine oksijenden zengin kan gelemez.
O ortamda hapis edilen kan giderek oksijenini kaybeder ve zift gibi bir renk alır.
Hacamat işte bunu yapar. Ciltteki kan dolaşımını vakum etkisi ile bloke eder. Uygulandığı cilt bölgesinde temiz kanın, oksijenden zengin kanın girişine müsaade etmez. Oksijenini tüketmiş kanın da gitmesini engeller.
Bu gitmesine müsaade edilmeyen kanın tek kusuru oksijenini tüketmiş olmasıdır. Bir de ortamdaki moleküler atıkları toplayıp temizleme merkezlerine götürmek görevi vardır.
Bu yüzden kirli kan denebilir ama tekrar söylüyorum bu çok haksız bir isimlendirme.
Hacamat vakumu işte bu şekilde toplardamar kanını bloke eder. Kan o vakum bölgesinde kaldıkça giderek oksijenini kaybeder. Rengi koyulaşır.
Nihayetinde o bölgedeki cilt kesilirse dışarıya işte bu zift gibi, vişne çürüğü renginde kan akar.
E? Ne oldu şimdi. Toplasan bir kahve fincanı kadar zorlaya zorlaya oksijenini kaybetmiş kan tahliye ettin.
Halbuki bıraksan bir saniye sonra o kan tekrar kıpkırmızı, taptaze olarak dolaşıma katılıp işini yapacaktı.
İçindeki zehiri aldım diyor üstat.
Ne zehiri kardeşim?
Yılan ısırığı mı bu?
İnsan vücudunda altı litre kan var. Yani 35 su bardağı dolusu kan var. Sen emme, gömme ile ala ala bir fincan kan almışsın. Bu mu temizlik?
İşin aslı bu?
O alınan kanın neden vişne çürüğü renginde olduğunu mutlaka anlamışsınızdır.
Ve alınan bir fincan cilt kanının neden size şifa veremeyeceğini de idrak etmiş olmalısınız.
Siz öyle diyorsunuz ama biz çok fayda bulduk diyen arkadaşlar olacaktır.
Biz buna tıpta "plasebo etkisi" diyoruz.
Ben hacamat yaptırmayın demiyorum.
Mikrop kapmadan, para kaptırmadan yaptırın. Bun da bir sakınca yok.
Ama çok büyük beklentiler ile gitmeyin oralara,
Neticede size de yazık, hacamat yapan kardeşimize de.