İklim Yasası Meclis’te İlerliyor: Küresel Dayatma mı, Yeşil Gelecek mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlanan ve “İklim Kanunu” adıyla sunulan yasa taslağı, toplumun birçok kesiminde endişe yaratıyor. İlk 4 maddesi kabul edilen taslak, çevre koruma bahanesiyle dayatılan küresel bir dönüşüm hamlesi olarak görülüyor.
Milyonlarca yurttaşın gözleri TBMM’de görüşülen İklim Kanunu taslağında. Kamuoyuna çevre ve iklim duyarlılığıyla sunulan bu yasa, aslında birçok uzmana ve aktiviste göre çevre yasasından çok, sosyal ve ekonomik dönüşüm aracı niteliğinde. Taslak yasalaşırsa, toplumun üretim, yaşam ve tüketim biçimlerinde köklü değişiklikler gündeme gelebilir.
Yasanın Arkasında Ne Var?
Yasaya yöneltilen eleştirilerin başında şu sorular geliyor:
Bu yasa gerçekten çevreyi mi koruyor, yoksa küresel ekonomik düzenin bir parçası mı?
Paris Anlaşması ve AB fonları karşılığında Türkiye'ye dayatılan bir dönüşüm mü?
Tarım, sanayi, ulaşım gibi alanlarda ne gibi yeni yükümlülükler getirilecek?
İklim Yasası, karbon nötr hedefi, yeşil büyüme, iklim uyum planları gibi başlıklar üzerinden ilerliyor. Ancak uzmanlar, bu maddelerin halkı doğrudan ilgilendiren yönlerine dikkat çekiyor: suya erişim, toprağın kullanımı, tarımsal üretim, enerji maliyetleri ve bireysel haklar gibi temel konular yeniden tanımlanıyor.
“Meclis'te Kabul Edilecek Gibi Görünüyor”
Meclis Çevre Komisyonu’nda ilk 4 maddesi kabul edilen taslağın, tüm maddeleriyle birlikte yasalaşma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. Çünkü işin ucunda milyarlarca dolarlık AB fonları, dış ticaret avantajları ve uluslararası taahhütler bulunuyor.
Eleştirilerin hedefinde ise yalnızca iktidar yok. CHP, DEM Parti, TİP ve diğer muhalefet partilerinin de komisyondaki varlığı, yasaya dolaylı bir meşruiyet kazandırdığı iddiasıyla tepki çekiyor. Yasanın komisyonda görüşülebilmesi için muhalefet milletvekillerinin katılımı yeterli sayıyı sağladı. Bu da sürecin "demokratik" gösterilmesine zemin hazırladı.
Muhalefetin Belediyeleri Şimdiden Uyguluyor
Bir diğer dikkat çeken nokta, yasanın henüz çıkmadan bazı büyükşehir belediyelerinde fiilen uygulanmaya başlamış olması. Karbon emisyon veri tabanları, iklim uyum planları ve yeşil finans sistemleri gibi düzenlemelerin yerelde yürürlüğe girdiği bildiriliyor.
Ancak bu uygulamaların, çiftçi, köylü ve dar gelirli kesimlerin yaşamını kolaylaştırmak yerine daha fazla kısıtlama getirdiği vurgulanıyor.
Toplumsal Direniş Belirleyici Olabilir
Yasa hakkında kamuoyunda hâlâ yeterli farkındalık bulunmasa da, bazı kesimlerin özellikle ekonomik etkiler nedeniyle yasa içeriğine ilgi göstermeye başladığı gözleniyor. Eleştirmenlere göre, bu kez halk "midesi aracılığıyla" da olsa sürecin farkına vardı.