Türkiye Cumhuriyeti adamı doktor yapmış.
Yetmemiş. Doçent yapmış.
Yetmemiş Profesör yapmış.
Yetmemiş Türkiye Cumhuriyetinin altın beşlisi diyebileceğimiz bir üniversitesinde adama kürsü vermiş. Bu vatana, millete hayırlı, becerili, başarılı hekimler yetiştir. Vatana ve millete olan borcunu öde demiş.
Onur vermiş, şeref vermiş. Toplum önünde saygınlık vermiş.
Bu adam ne yapmış?
Özel sağlık sistemi ile Devlet Üniversitesi olanakları arasına "kanalizasyon boruları" döşemiş.
Kim bu adam demeyin. Sayıları oldukça fazla.
Devlet Üniversitesidir. Kurumsal kimliği var. Benim hayatımı, sağlığımı, devletin kocaman üniversitesi kollamayacak da kim kollayacak? Diyen.Canımız ciğerimiz sayın hocamız şeklinde kendisine müracaat eden hastalarını bu kanalizasyon borularına sevk eden ve hatta bazen bunu şantaj ve tehdit ile yapan yaratıklardan bahsediyorum.
Bizim "cihaz bozuk" sizi caddenin karşısındaki tanı merkezine, laboratuvara yönlendiriyorum. Diyen. Ve aslında yönlendirdiği merkezin sahibi olan veya ortağı olan veya belli bir yüzde ile komisyonunu alan tiplerden bahsediyorum.
Bizim üniversite hastanemizin ameliyathane şartları uygun değil. İlla benim ameliyat etmemi istiyorsanız karşıki kaldırımda bir özel hastane var işinizi orada bitirivereyim.
Ne yapacaksın?
Aksi taktirde önceden talimat verilmiş sağlık personeli sana iki ay sonraya randevu verecek!? Mecburen caddenin karşısına geçip o laboratuvarda veya görüntüleme merkezinde tahlil ve tetkiklerini yaptıracaksın.
Mecburen caddenin karşısındaki özel hastaneye yatıp biran önce ameliyat olmanı sağlayacaksın. Ha bu arada ameliyatını o sayın profesör de yapmamış olabilir. Br de bu var.
İşte sistem bu.
