Şimdi kendisini milliyetçi zanneden cahiller sürüsünün sözüm ona reis dediği tipler var. O şuursuz mankurtların Başbuğ dediği şahsiyetler var. O iş o kadar kolay değil. Üç beş kulaktan dolma aforizma ile, sesini alkolik amcalar gibi kısıklaştırmak ve zoraki kalınlaştırmak ile insan ne reis olur ne de başbuğ. Başbuğ; Fransızca, Almanca ve İngilizce'yi anadili gibi konuşur. Rumca/Yunanca, Bulgarca, İtalyanca ve Japonca'ya hakimdir.
Yakutça, Mayaca, Kırgızca, Tatarca, Tobaca (Uranha Dili), Çuvaşça, Latince, Çağatayca ve Altayca'dan anlar. Moğolca, Tibetçe, Macarca yabancısı değildir. 22 dile hakimdir. Derin bir coğrafya bilgisi vardır.
Dünya haritasını aslı ile aynı bir kaç dakika içinde çizer. Tarih ve arkeoloji konusunda uzmandır. Özellikle kendi tarihini on binlerce yıl öncesi dahil bilir. Henüz bilinmeyenleri araştırır.
Dans bilir. Gerek vals yapar gerekse efeler gibi zeybek oynar. O zamanın tüfeği ile 300 metreden adamı alnından mıhlar. Kılıç üstadıdır, hançer üstadıdır. Yakın dövüşte öldürücüdür.
14 cephede savaşmış ve hiç mağlup olmamıştır. İşte Türk'ün Başbuğ'u budur. Şimdi kendisini milliyetçi lider olarak lanse edenle hiç kusura bakmasın. Türk milletinin Başbuğ şeceresi bellidir.
Mete'den Mustafa Kemal'e Ben de Başbuğum diyen çıksın meydana sonuncusunun onda biri hüner sergilesin eyvallah. Boşuna rüzgar estirmeyin. Biz kim kimdir biliriz. Az sayıdayız ama hepsinin şeceresini iyi biliriz.