Yenidoğan katliam şebekesi kelimenin tam anlamı ile "bok'a bastı!" Bir Cumhuriyet Savcısını eşi ile, kızı, evladı ile tehdit edecek cüreti kendilerinde buldu ve o Cumhuriyet savcısı bunları encik gibi enselerinden tutup Türk adaletinin önüne atıverdi!.
Buraya kadar olan kısım her vatan sevdalısı, iyi ahlak sahibi vatandaşın yüreğini kabartan, devletine sadakatini pekiştiren gelişmeler. Tüm bu iyi insanlar davayı takip ediyorlar.
Adlarına da "kamuoyu" diyebilirsiniz. Hatırlatayım. Yenidoğan bebeciklerimiz üzerinden bir şebeke ihtisas edilmiş. Bu ihtisasın temeli daha çok "para" kazanmak!.
Bu uğurda özel hastane sahipleri ile şebekeler arasında iş birliği sözleşmeleri imzalanmış. Kazanılan para %60 özel hastane sahibine, %40 şebekeye ait olmak üzere hesaplaşılmış.
İddianameyi hazırlayan savcılar hakime diyor ki! "Sorumlu olan hastaneler ve hastane sahiplerine ait şirketlerin kapatılması gerekir! Mal varlıklarına el konulması gerekir!.
Bunlar devleti dolandırdılar! Bunun bir cezayi karşılığı olması gerekir!" Savcıların elllerinde kanıtlar var. Deliller var!
Özel Hastane sahiplerine ait 19 şirket!.. en az 9 özel hastane! Ve bu 9 hastane söz konusu "patronların" hastane zincirleri içindeki suç üstü yakalanmış numuneler!
Diğer şubeleri de aynı suçu işliyor ve işlemeye yüzsüz bir şekilde devam ediyor!. İşin püf noktası şu! İlgili davaya bakan hakim bu konulara hiç girmiyor!
Savcıların emek emek deliller eşliğinde oluşturduğu iddianameyi hiç kale almıyor! Şimdi insanın aklına M.K.Zengin geliyor. Biz Bakırköyü hallettik! Bakırköy gerçekten "halledilmiş" olabilir mi?